HOŞ GELDİNİZ

Siyasetçi doğru olanı değil , uygun olanı söyler.

22 Ocak 2011 Cumartesi

Ömer Lütfi METE / 16 .01.2006 / SABAH

Sandıkta halk iğfali
Bir toplumu veya bir meslek camiasını hepten yozlaştırmak istiyorsanız, kültür altyapısı itibariyle hiçbir birikim aramadan ve yaratmadan seçim hakkı verin ve ' demokrasi bundan ibarettir' deyin yeter! Bugünkü futbolu yönetme yarışında pek çok simaya yapışan sırıtkan pişkinliği izlerken demokratik maskenin altındaki çürümüşlüğün çukurlarını görüyoruz.
En çok da ' futbol sayfaları' bunu gözümüze sokuyor. Televizyon ve radyolardan çok yazılı basına bulaşan sahte demokrasi kepazeliği özellikle hükümetin kime ' destur' verdiği yolundaki haber (!) satırlarından salyasümük akıyor.
Elinde bir kitle iletişim aracı varsa ' herkes bunu istiyor' deyip futbola gazeteci şikesini sokuver gitsin! Nasrettin Hoca ' dünyanın merkezi merkebimin bastığı yerdir' demiş ya; sen de ' inanmıyorsan git herkese sor' dersin! Tam da bunun gibi, ' başbakan filanca kişi ile şu saatte görüştü, böylece feşmekan kişinin önü açıldı' diye haber (!) yap, oh, ne ala!
Kim gidip ' Sahi, siz Ali ile görüşerek Veli'ye destur mu verdiniz?' diye soracak? Sayfanda fanatik kulüp bağımlılığının derin şartlarını nasıl gözetmekteysen, federasyon seçiminde de aldığın emrin gereğini yerine getiriyor ve daha sandığa girmeden feşmekan kişinin zaferini ilan ediyorsun! Bu durumda senin ödülün de garanti! Herhangi bir yarışmaya girmeden efendin -patronun değil- gerekli armağanı verecektir!




Peki ama Başbakan neden böyle bir hengamede federasyon için kol sıvayan adayların birçoğunun ' hık deyicileri' ile özel toplantı yapar? Sırf tarafsız olduğunu, vallahi de, billahi de bu işe karışmadığını söylemek için mi? Ortada filan veya feşmekan kişiler lehine estirilen ' hükümetten icazetli' söylentilerinin kökünü kazımak için mi? Eğri oturup doğru düşünmeye çalışalım: Bugün Demirel gibi futbola kayıtsız bir başbakan da olsaydı hükümet federasyon sandığına eğilirdi. Ya Erdoğan gibi futbol geçmişi olan bir başbakanın bu yarışa ilgisiz kalmasını beklemek saçmalık değil midir? Mesele, siyasi ilginin ne ölçüde kalacağı ve ' müdahil olma' halinin ne kadar demokratik (!) nezaket çerçevesinde gerçekleşeceğindedir.
- Batı'da başbakanlar futbol federasyonlarına burunlarını sokarlar mı?
Sap ile samanı karıştırmayalım. Oralar, şike suçunun vicdani kanaatle cezalandırıldığı, buralar ise kanıtlanmış maç satışının affedildiği diyarlardır... Oralar bir gazetecinin sayfasına sinsice yandaşlık akıtmadığı, buralar ise böyle bir taraf tutuşun marifet sayıldığı yerlerdir. Bununla birlikte ' futbol yalnızca futbol olmadığı için' oralarda da meşin topun idare mekanizması büsbütün özerk değildir. En azından siyaseti güden sermaye, futbolu yönetecek olanların belirlenmesinde etkindir. Oralarda siyaset veya sermayenin parmağı bağırarak devreye girmez, işi kitabına ve demokratik görüntüye uygun şekilde yürütür.
Aradaki bu fark elbette siyah ile beyaz zıtlığı yansıtmaz. Oradaki de görece demokratiktir, buradaki de. Oradaki parlamenter de görece halkı temsil eder, buradaki de. Fark, oradakinin kitaptaki demokrasi tarifine biraz daha fazla benzemesidir. Bu farkı yaratan en önemli etkenlerden biri de gazeteci farkıdır.
Şüphesiz oradaki gazetecinin de duyguları vardır. Kendi ülkelerinin milli dinamiklerince yönlendirildikleri durumlar da çoktur. Ancak mesleklerine saygıları, en azından kafa ve yüreklerindeki ilk beş değer arasında yer alır.
Bizim futbol piyasamıza baktığımızda, 'böyle başa böyle tıraş' değil, 'böyle sportmen (!) basına böyle çürüten sandık' demek durumundayız.
Esasen 60 yıldan beri geviş getirerek aynı demokrasi bulamacını tüketiyoruz.
Hala, sandığı sihirli değnek sandığımız 1946 yılındayız... O zamandan bugüne iki buçuk anayasa daha yaptık ama değişmeyen tek ' baba yasa' var:
- Seçim yapılıyorsa tamamdır, demokrasinin öteki şartları aranmaz!

İnanmayan o günkü ve bugünkü partilere baksın; hepsi de birer siyasi aşiret! Milyonlar da sandığa tıkılıp birkaç kişi tarafından sırayla böyle iğfal edilir zaten.

Ömer Lütfi METE / 16 .01.2006 / SABAH

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder