HOŞ GELDİNİZ

Siyasetçi doğru olanı değil , uygun olanı söyler.

30 Aralık 2022 Cuma

Şeref Oğuz 30.12.2022 Emeklilikte Yaşa Takılanlar için getirilen düzenleme, tam da yazdığım gibi, EYT 2.0 olarak gündemimize girmiş bulunuyor. 2 milyon 250 bin kişi EYT çözümü (!) için SGK kuyruklarına girdiği şu günlerde, 1 gün farkıyla bu imkânı kaçıranlar, daha şimdiden, bir sonraki seçim için örgütlenmeye başladılar. Eylül 1999’da işe başlayan bir kadın öğretmen, 20 yıl ile EYT hakkından yararlanırken, Ekim 1999’da işe başlayan kadın öğretmen, ilave 12 yıl daha çalışmak zorunda kalacak. EYT’de yaş şartı kalktı diye sevineduralım, yeni yaş mağdurlarını da bu düzenlemeyle üretmiş bulunuyoruz. KUYUYA TAŞI DEMİREL ATMIŞTI Bundan 30 yıl önce yine bir seçim arifesinde, Başbakan Süleyman Demirel, sandıktan çıkabilmek için 2 fahiş hata yapmıştı. Gerçi o dönem bunlara hata değil “müjde” demiştik. Birincisi prim borçlarını affetmiş, ikincisi de erken emekliliği çıkarmıştı. O günden sonra aktüeryal hesabımız asla düzelmedi. Erken emeklilik öylesi bir hal almıştı ki genelde 40 yaşında emekli olunabiliyor ve bazı özel hallerde 32 yaşında dahi bu hakkı elde edenlere rastlıyorduk. O dönemde kuyuya atılan taş, Sosyal Sigortalar Kurumu (Şimdiki SGK- Sosyal Güvenlik Kurumu) aktüeryal açıdan darmadağın olmuş, iflasa sürüklenmişti. İKİ SORU İKİ CEVAP Kaç çalışan bir emekliye bakmalı? Aktüeryal denge; 4 çalışanın 1 emekliye bakmasını makul ve sürdürülebilir bulur. Ancak bu durumda çalışanların ödedikleri primler, makul prim yatırma süresi ardından, emeklilik hakkını kazananlara, doğru dürüst ödeme imkanı sunabilir. Erken emeklilik ve EYT ile durum ne olacak? Aktif/Pasif oranı; kaç çalışanın 1 emekliye baktığını söyler bize. Şu anda SGK’da 195 çalışan 100 emekliye bakıyor. Bağ-Kur’luda bu durum; 130 aktif prim ödeyenin 100 emeklisine baktığı düzeye indi. EYT ile durum daha da vahim hale geliyor: Bundan böyle 165 çalışan 100 emekliye bakamayacak (!) NOT ERKEN EMEKLİLİK SSK’YI BATIRMIŞTI, EYT DE SGK’YI ZORA SOKACAK CHP Genel Başkanı’nın kökeni, Sosyal Sigortalar Kurumu’dur. Demirel’in çıkardığı erken emeklilik yüzünden SSK batmış, emeklisine verebildiği aylık, kuşa dönmüş, hastaneleri iflas etmiş, sağlık hizmeti verilemez olmuştu. İlginçtir ki SSK’sı batırılan Kılıçdaroğlu, bugün EYT’nin çıkarılması için hükümetten daha gayretli çalıştı. Bir bakıma “EYT’liye sözünü tut iktidar” söylemiyle son düzenlemeyi getirdi. İnsan merak ediyor; acaba Kılıçdaroğlu; “benim SSK’m battı, bunların da SGK’sı batsın” mı demek istemiştir? Enflasyon, sadece ekonomiyi mahvetmiyor, toplumun değerlerini çürütüyor, ahlakını kemiriyor ve külfet ödemeden nimete talip olmayı bir hak olarak algılatıyor. Yıllarca “mezarda emeklilik” sloganlarıyla erken emeklilik talebi vardı. Sanırım bu gidişle “doğumda emeklilik” talebiyle, çalışmadan, prim ödemeden, yaş almadan emeklilik talep edecek cürete kadar çürüyeceğiz.

26 Aralık 2022 Pazartesi

2023

Kimse mutlu bir yılın geleceğini düşünmesin. Zira gelecek yıl , cumhuriyet tarihinin en karanlık yılı olacak . Bu kehaneti hangi kritere göre yapıyorum ? Sebeplere dayanarak ,sonucu tahmin ederek 2023 de seçimlerin yapılması beklenirken , yapılmama ihtimali daha ağır basmakta , seçimin yapılmaması için de bir kaos ortamının, mazeret olarak gösterileceğini düşünüyorum ve 2023 'ün karanlık bir yıl olacağı sonucuna varıyorum . Seçimin en önemli sonucu, dış politika tarafı olacaktır . Seçimi muhalefet kazandığı takdirde , ülkenin dış politikası değişecektir ve Rusya tüm kazanımlarını kaybedecektir. Rusya tarihinde hiç olmamış biçimde , Türkiye'yi kontrol etmektedir. Akdeniz'e ulaşma hayali kısmen gerçekleşmiştir. Rusya , mevcut dış politikanın değişmemesi için , kazanımlarını kaybetmemek için , seçime fiili müdahalede bulunmak mecburiyetindedir. Örnek var mı ? J F Kennedy suikastı Şunu çok açık ve net söyleyebilirim , eğer ABD seçimlerini , Trump kazansaydı , Türkiye'de bir erken seçime gidilir , tek bir oy sayılmadan da , iktidarın kazandığı ve yoluna devam etmesi söylenirdi . Ama ABD seçimlerini , batıyı temsil eden demokratlar kazandı . Aynı şekilde , Trump kazanmış olsaydı , Rusya tek bir kurşun atmadan Ukrayna'yı baştan sona işgal ederdi . Kimse de karşı çıkmazdı. Ama durum farklı ,zamansız bir işgale başlayıp , aynı Afganistandaki gibi , bataklığa saplanan bir Rusya var , ABD 'de seçimi kazanmış Biden var ve Türkiye'de bir seçim var . Ne seçimi ? Rusya mı , Batı mı seçimi . Önümüze konulan din ,iman , terör ,türban hepsi birer paravan . Seçimin asıl sonucu dış politikada görülecektir. Ben , bu şartlarda bir seçimi Rusya'nın istemeyeceğini ve bunu engellemek için de bir kaos ortamı yaratacağını düşünüyorum. Her şeye rağmen yanılabilirim , nasıl ? Rusya ,Türkiye'ye petrol ve para akıtır , öyle akıtır ki , hem merkez bankasına hem insanların cebine karşılıksız krediler sokulur , geçici bir rahatlık sağlanır ve bu geçici refah içerisinde , bir seçime gidilebilir .Aksi takdirde , 2023 'ün çok karanlık geçeceğini tekrarlıyorum. Eğer seçim olursa , kim kazanırsa kazansın , bu güne kadar uygulanan , yanlış heterodoks ekonomik politikaların bedelini , çok ağır ödeyeceğiz . IMF 'nin bile uygulamadığı , çok acı reçetelere muhatap olacağız . Zaten bilimsel olarak da ,başka çaresi yok. Hastalığa uygulanan yanlış tedavi metodları , yaraları daha da derinleştirdi ve bu acı reçeteleri , kaçınılmaz yaptı . m.s.saygılı

17 Eylül 2022 Cumartesi

12 eylül 1980 cuma

 12 eylüle 2 gün var.

12 eylülde paylaşımlar yapılacak , darbelere ve darbecilere lanetler yağacak ,sövüp sayılacaktır.
Ben de darbeden yana değilim ama bir sorum var !
11 eylül 1980 günü , ihtilal ( yani darbe ) istemeyen kaç kişi vardı ?
Özellikle , askeri müdahale istemeyen bir tek ANA var mıydı ?
Ve , o darbe anayasası , halktan % 90 kabul oyu aldı . Ama günler geçtikçe şartlar değişti , Kenan Evren öldüğünde , cenazesine giden olmadı .
12 eylül , sabırla hazırlanmış bir ABD darbesiydi , bunu herkes biliyor . Yıllarca darbenin şartları yani zemini hazırlanmıştı ve halk artık bıkmış , darbe istemeye başlamıştı . Darbe , haklılık kazanmıştı.
12 eylül , ABD ‘ye karşı yapılan 60 darbesinin rövanşı veya karşılığıydı . Darbe sonrası , iktidara getirilen özal , alışılmış ikame ekonomik politikalar yerine , ithalata ve israfa dayalı yeni politikalar getirdi . Şortla askeri birlikleri denetleyerek , askeri itibarsızlaştırma hareketine başladı . Yakın zamanda kozmik odalara girilip , askeri okulları kapatarak sonuçlanan orduyu yıkma hareketinin, ilk adımlarını özal başlattı .
Eğer özal ölmese / öldürülmese , biraz uzun yaşasaydı , bugün akp’nin yaptığı , birçok yıkıcı operasyonu çoktan yapmış olacaktı ve akp ‘ ye gerek kalmayacaktı . AKP ,Özalın yapamadıklarını tamamlamak için getirilmiş bir iktidardır .
İlginç olan , darbe ile , rahmetli Demirel devrilmişti . Oysa Demirel , fötr şapkasına yapılan $ işareti ile sembolize edilen siyasi liderdi . Yani ABD ‘nin adamı olarak bilinirdi ! Ama defterler açılınca görüldü ki , Türkiye o yıllarda en büyük dış ticaretini rusya ile yapıyor.
ABD , 12 eylülde yakaladığı vesayeti , bugüne kadar sürdürdü . Türkiyeyi , İngiltereden uzaklaştırmak için , 15 temmuzda , ülkenin kontrolunu , (cumhuriyetçilerin) müttefiki rusyaya devretti.
15 temmuzdan sonra , siyasi sonuçlarını yorumlarken hep aynı şeyi söyledik .
ABD ‘nin ( Trump ABD’sinin ) bilgisi dahilinde , ülkenin kontrolü Rusya’ya teslim edilmiştir.
15 temmuz ;
Halkı , bir darbe olduğuna inandırmak için hazırlanmış senaryonun , icrasıydı.
Asıl amaç , siyasi hasım olan fetöcüleri tasfiye etmek , parti devleti baasın alt yapısını kurmak , bu arada özellikle orduda milliyetçi , vatansever kim varsa , operasyon bahanesiyle atmaktı ve yapıldı .
“ Rusya hafife alınacak bir ülke değil, batı yanlış yapıyor. “
Cumhuriyet tarihinde ,şimdiye kadar , hiçbir yetkili , böyle bir söz söylemedi. Söyleyemezdi, çünkü , rusya İstanbul’a kadar girmiş , Erzurum’u , Kars ‘ı işgal etmiş , tarih boyunca savaştığımız hasmımızdı.
Şimdi neden ?
Dış politikamız değiştiği için.
S-400 lerden sonra , yakın zamanda , semalarımızda rus savaş uçakları uçacak gibi görünüyor.
Ama önümüzde 2023 yılı var .
Çok, çok sıkıntılı geçecek ama , siyasi sonuçları da, çok önemli olacak !

10 eylül 2022 m.sedat saygılı

23 Ocak 2022 Pazar

 

Mahir Kaynak 07.11.2006  stargazete

Saddam olmak

Saddam bir liderin özel adı olmakla birlikte bir yönetici türünü tanımlayan cins isim olarak da kullanılabilir. Bu tür yöneticilerin ve onların yönettikleri ülkelerin kaderini dünyadaki şartlar belirler. Mesela eğer ABD’de Cumhuriyetçiler yerine Demokratlar iktidarda olsaydı ne 11 Eylül saldırıları ne de ABD’nin askeri operasyonları söz konusu olmazdı ve Saddam bölgenin güçlü liderlerden birisi olmaya devam ederdi. Büyük olasılıkla petrol fiyatları bugünkü yüksek düzeyine erişemez ve Rusya ekonomik sorunlarını çözüp dünya sahnesine yeniden güçlü bir biçimde çıkamazdı. Dünyada liderlik ve egemenlik askeri güçle değil ekonomik araçlarla sağlanırdı.

Geçmişte İran’la sekiz yıl savaşan ve ABD’nin dostu olan Irak’ta ne değişti, sorusunun doğru bir cevabı, denklemin çözümünde anahtar rolü oynar. Yani değişen Saddam mı yoksa ABD politikaları mı, eğer değişim ABD’de olduysa bu ülkenin değişiminden mi kaynaklanıyor yoksa, esas sebep farklı iktidarların dünyaya bakışları mı? Yani bir lider ABD’nin hem dostu hem de, farklı bir iktidar söz konusu olduğunda, hasmı olabilir mi?

Bu sorunun cevabı alıştığımız kavram ve analizlerde köklü değişiklikler yapmamızı gerektirebilir ve bir yönetim ABD’nin değil onun bir iktidarının dostu ya da düşmanıdır ve bu durum ABD’deki iktidar değişiklikleriyle tersine dönebilir dememiz gerekir.

Saddam’ın idam edilip edilmemesi işlediği öne sürülen suçların bir sonucu olmayacaktır. Eğer onun ölümü ABD politikasına uygunsa idamı için sayısız gerekçe bulunabilir. Aslında o ilkel dönemlerde tanrılara kurban edilen bakire kız rolündedir.

Saddam’ın akıbeti dış operasyonlara açık her ülkenin yöneticileri için söz konusudur. Sonuç, idam olmasa bile, iktidarı kaybetmek, gözden düşmek, bir sürü kötülükle birlikte anılmak biçiminde de olabilir.

Her ülke dünya şartlarından etkilenir ve sırf bu sebeple iktidarlar değişebilir. Ancak bu, kararı verme iradesi olan ülkelerde, o ülkeyi yöneten güç odağının iradesiyle olur. Mesela Tony Blair, sanılanın aksine, Bush yönetimine yakın değildi İngiltere, dünyadaki gelişmeleri değerlendirerek onu kenara çekti.

Eğer Talabani idamı onaylarsa, Sünnilerle Kürtler arasında, onaylamazsa Şiilerle Sünniler arasında çatışmalar şiddetlenecek ve bölünme bu temelde olacaktır. Ben Kürtlere yönelik bir düşmanlığın oluşması senaryosunu daha büyük bir ihtimal olarak görüyorum.

Saddam türü liderlik her zaman trajediyle sonuçlanmayabilir. Şansı olan konumunu ölünceye kadar sürdürür. Ben, böyle bir liderlik yerine piyango bileti almayı tercih ederim.

Bir fanteziye hazır olmanız gerektiğini düşünüyorum. Eğer idam gerçekleşirse onun ölmediği, yerine bir dublörünün idam edildiği, gizli bir yerde yaşadığı söylenecek ve bir çok kişi buna inanacaktır. Hitler’den Che Gueveara’ya kadar birçok insan için böyle söylendi ve buna inananlar oldu. Komplocu demeyeceğinizi bilsem bildiklerimizin çoğunun bir kurgu olduğunu söylerdim.

07.11.2006