Kimse barışa karşı değil , ancak bu barış mı teslim olmak mı ?.
Eğer çatışan taraflar , kendi arzuları dışında asgari müşterek bir yerde anlaşıyorsa bu barıştır. Karşılıklı tavizler vererek çatışmadan vaz geçmişlerdir.
Ancak taraflardan birisi karşı tarafın tüm taleplerini kabul ederse , bu barış değil teslim olmakdır.
Ne yazık ki barış süreci , devletin eşkiyanın bütün taleplerini kabul etmesi ile başlamıştır. Devletin hiçbir isteği kabul edilmemiştir, daha acısı devlet barış uğruna hiçbir talepte bulunamamıştır. Önce tüm suçlar sarf-ı nazar edilmiştir , devlet suçluları affetmek zorunda kalmıştır.
Eşkiya silahları ile serbestçe çıkıp gidecek ve hiçbir müdahalede bulunmayacaktır. Otobüslere molotof atarak insanları canlı,canlı yakan , otobüs durdurup silahsız askerleri öldüren , köy basıp çoluk çocuk katleden , pusu kurup polisleri öldüren bütün katiller , silahları ile serbestçe dolaşabilecek.
Bunlar sürecin konuşulan şartları , bir de konuşulmayan ancak tahmin edilen şartlar var. Muhtemelen bir kısmı çıkmayacak , göstermelik olarak çıkanlar geri dönecek ve devletin özel timleri ve korucuları tasfiye ederek bırakacağı otorite boşluğunu eşkiyalar dolduracak. Ve anlaşma gereği devletin müdahalesi olmayacak. Böylece eşkiyanın bölge hakimiyeti meşrulaşacak.
Önceden de yazdığımız gibi , kürtler ülkede birinci sınıf vatandaş olacak. Bedava elektrik kullanıp, vergi vermeden bölgede serbestçe uyuşturucu imalatı ve ticareti yapabilecek . Zavallı devlet yatırım yaptığını sanıp , batının gelirini doğuya aktaracak.
Eşkiyabaşı aponun özgürlüğü gündeme gelecek ve şüphesiz bir kılıf bulunup salıverilecek ve meclise girmesi için de bir yol bulunacak.
Akil insanlarımız her yerde barışın faziletlerini anlatıyor ama , bu akiller güneydoğuda elini , kolunu , gözünü kaybeden bir gazi olsaydı böyle konuşacak mıydı ?
Veya neden elini , kolunu , gözünü kaybetmiş bir akil yok ?
Bu akiller güneydoğuda çocuğunu , kardeşini kaybetmiş olsaydı böyle konuşacak mıydı ?
Veya neden güneydoğuda çocuğunu , kardeşini kaybetmiş bir akil yok ?
Keşke eşkiya teslim olsaydı ve yargılansaydı da barış öyle olsaydı. Keşke devlet başa geçip , eşkiya kaçsaydı da barış öyle olsaydı. Keşke eşkiya devletle baş edemeyeceğini anlayıp , savaşı bıraksaydı da barış öyle olsaydı.
Bu barışa sevinemiyorum . Bu devlet için gencecik yüzlerce arkadaşını toprağa vermiş talihsiz olarak yüreği yananların yanında olmak zorundayım. Devletin bu acizliği karşısında tahammül edemiyorum .Asıl yüreğimi yakan bunları anlatacak akil bir muhalefetin olmaması .