HOŞ GELDİNİZ

Siyasetçi doğru olanı değil , uygun olanı söyler.

28 Nisan 2013 Pazar

Barış mı , teslimiyet mi ?

Kimse barışa karşı değil , ancak  bu barış mı teslim olmak mı ?.
Eğer çatışan taraflar  , kendi arzuları  dışında asgari müşterek bir yerde anlaşıyorsa bu barıştır. Karşılıklı tavizler  vererek çatışmadan vaz geçmişlerdir.
Ancak taraflardan  birisi karşı tarafın tüm taleplerini kabul ederse , bu barış değil  teslim olmakdır.
Ne yazık ki barış süreci , devletin eşkiyanın bütün taleplerini kabul etmesi ile başlamıştır. Devletin hiçbir  isteği kabul edilmemiştir, daha acısı  devlet barış uğruna hiçbir talepte bulunamamıştır. Önce  tüm suçlar sarf-ı nazar edilmiştir , devlet suçluları affetmek zorunda kalmıştır.
  Eşkiya silahları ile serbestçe çıkıp gidecek ve hiçbir müdahalede  bulunmayacaktır. Otobüslere molotof atarak insanları canlı,canlı yakan , otobüs durdurup silahsız askerleri öldüren , köy basıp çoluk çocuk katleden , pusu kurup polisleri öldüren bütün katiller , silahları ile serbestçe  dolaşabilecek.
Bunlar sürecin konuşulan şartları , bir de konuşulmayan ancak  tahmin edilen şartlar var.   Muhtemelen bir  kısmı çıkmayacak , göstermelik olarak çıkanlar  geri dönecek ve  devletin  özel timleri  ve  korucuları tasfiye ederek  bırakacağı  otorite boşluğunu  eşkiyalar dolduracak. Ve anlaşma gereği  devletin müdahalesi olmayacak. Böylece eşkiyanın   bölge hakimiyeti meşrulaşacak.
Önceden de yazdığımız gibi , kürtler ülkede birinci sınıf vatandaş olacak. Bedava  elektrik kullanıp, vergi vermeden  bölgede  serbestçe  uyuşturucu imalatı ve  ticareti yapabilecek . Zavallı devlet yatırım yaptığını sanıp , batının gelirini doğuya aktaracak.
   Eşkiyabaşı aponun özgürlüğü gündeme gelecek ve şüphesiz bir kılıf bulunup salıverilecek ve meclise girmesi için de bir yol bulunacak.
   Akil  insanlarımız her yerde  barışın faziletlerini anlatıyor ama , bu akiller  güneydoğuda  elini , kolunu , gözünü kaybeden bir gazi   olsaydı böyle konuşacak mıydı ?
   Veya neden  elini , kolunu , gözünü kaybetmiş   bir   akil yok ?
  Bu akiller  güneydoğuda   çocuğunu , kardeşini kaybetmiş olsaydı böyle konuşacak mıydı ?

  Veya   neden  güneydoğuda çocuğunu , kardeşini kaybetmiş  bir akil  yok ?

   Keşke  eşkiya teslim olsaydı ve yargılansaydı da  barış öyle olsaydı. Keşke  devlet  başa geçip , eşkiya kaçsaydı da  barış öyle olsaydı. Keşke  eşkiya devletle  baş edemeyeceğini anlayıp , savaşı bıraksaydı da barış öyle olsaydı.
   Bu barışa sevinemiyorum . Bu devlet için gencecik yüzlerce  arkadaşını toprağa  vermiş  talihsiz olarak  yüreği yananların yanında olmak  zorundayım. Devletin bu acizliği karşısında  tahammül edemiyorum .Asıl yüreğimi yakan bunları anlatacak akil bir  muhalefetin olmaması .