HOŞ GELDİNİZ

Siyasetçi doğru olanı değil , uygun olanı söyler.

31 Aralık 2016 Cumartesi

2017

 2016 bitiyor ama 2016'ya ait olan 15 temmuz daha çok konuşulacak. 2016 yılını zehir eden 15 temmuz 2017 yılını da zehir edecektir .
   120.000  insanın işten atılmasına  30.000 insanın tutuklanmasına , ordunun dağıtılmasına ,ülkeyi kan durnayan ortadoğu ülkelerine tamamen benzeten , hukukun ve adaletin rafa kaldırıldığı , kenara atıldığı , 12 eylülde bile benzerlerini görmediğimiz kanun dışı uygulamaların olağan olduğu ülke durumuna getiren o uğursuz darbe, sözüm ona güya başarısız darbe işte bu yıl oldu.
  Acılarını, sancılarını yıllarca çekeceğimiz o darbe.
  Analiz ve yorumlarımı önceki yazılarımda daha açık yazmıştım,küresel sermayenin , renkli devrimlerinden birinin daha denemesiydi.
  Nufus olarak ülkenin %1 gibi çok az bir kesimini temsil eden cemaat veya FETÖ , ekonomik olarak  paranın en az % 20 ' sini temsil ediyordu. Bu kesim nasıl paraları toplayıp, yurtdışının yolunu bulurum veya nasıl parayı dışarı transfer ederim hesabı yaparken , bu servetin bir kısmına da devlet el koyup bloke ederken bunun piyasaya yansımasını anlamayanlar, ellerindeki dövizi  bozdurarak çözüm bulacaklarını sandılar.Doğal afetlere karşı koymaya çalışan zavallılar haline dönüştüler.
   2017 den tek ümidim TRUMP 'ın görevi alıp , biraz içimizi rahatlatması. Rusya ile ittifak ve ulus devletlere destek. Umarım buna Suriye ve Irak da dahil olur , devlet otoriteleri artar ve Türkiye rahat eder.
  Ülke ekonomisinde rahatlama olmayacak , petrol fiyatları artacak , döviz yükselecek , PPK önceden talimatlarla düşürdüğü faizleri yükseltecek ama çözüm olmayacaktır.
  Daha önceki yıllarda yaptığım EURO değer kaybedecek tahminim,geçerlidir , zaten 1.04 seviyesine gelen parite eşittir 1 olacaktır.
   Zorunlu BES uygulaması ,fonlar yoluyla ,hisselere etki edecek , zaten 01.01.2015 seviyesinin altındaki borsa , tek yıllarda kazandırır kuralı ile bu yıl ümit vaad etmektedir.
  Terör hızını artırarak daha acımasızca katliamlara devam edecektir.
  Türkiye girdiği Suriye bataklığında mücadeleye devam edecektir.
  İşinden olan FETÖ cü denen yüz binlerce insan sosyal sıkıntılara sebep olacaktır.
  Başkanlık , 40 mhp vekilinin koyun postuna girmesiyle gelecek gibi görünüyor.Herhangi bir sürpriz OHAL şartlarını daha da çekilmez hale getirecektir.
  Ben , gelen gideni aratacak endişesi ile 2017 yılına hoş geldin diyemiyorum.

3 Aralık 2016 Cumartesi

YANLIŞ POLİTİKALAR


  Türkiye, güneyini saran ve başına musallat olan terörün ve terör örgütlerinin müsebbibi, kendisidir. Türkiyenin güneyinde otoriter liderler yani Saddam ve Esed varken , rejimler Türkiye ile zıt olmasına rağmen ve orada baas iktidarları varken bile ,böyle bir tehditle karşı karşıya değildi.
   Türkiye  bölgemizdeki yanlış politikaları ile bindiği dalı keserek bu hale düşmüştür. Önce Özal zamanında körfez krizinde , dünyadaki ilk tepkiyi vererek yumurtalık petrol hattının vanasını kapatmıştır. Sonrasında Saddama  karşı politikalara destek vererek Saddamın yıkılmasına sebep olmuş ancak sonuçta , çok koymasına rağmen birşey kazanamamıştır. Neticede  herkes ülkesine dönmüş , bataklıkla Türkiye karşı karşıya kalmıştır. Küresel sermayenin başıboş bıraktığı bu geniş coğrafyada adı duyulmamış örgütler türediği gibi, adını bildiğiniz örgütler de ordulaştı. Şüphesiz bu boşluktan en çok faydalanan da PKK ve İran destekli örgütler idi.
   Aynı yanlış politika Suriyeye karşı uygulanmış , Esedi yıkıp , Halepte namaz kılma hayali ile kendini kandıranlar  muhaliflere destek vermiş ancak ne muhalifler ne de Türkiye birşey kazanamamıştır. Esed , Rusya'nın ,Fransa'nın ve ABD 'nin desteği ile ayakta kalmış , Türkiye'nin komşusunun yüzüne bakacak hali kalmamıştır.
   Bu yanlışlardan sonra ilk akla gelen soru , acaba  Türkiyenin dış politikasını başkaları mı belirliyor  da peşpeşe  yanlışlar  yapılıyor sorusudur. Evet hariciyemizde yıllardır kök salmış yabancılaşmış , yabancılaştırılmış , devşirmeler  siyasi iktidarları yanlış yönlendirmektedir.
Irakın küresel sermaye tarafından parçalanıp , otorite boşluğu yaratılmasının ardından , boşalan otoriteyi terör örgütleri doldurmuştur. Esed de yıkılsa oluşacak otorite boşluğunu yine terör örgütleri dolduracaktı. Böyle bir durumda , Türkiyenin de aynı duruma düşmesi kaçınılmazdı.
   Şimdi geriye dönüp sorsak , Saddam olmalı mıydı, olmamalı mıydı ? desek , Türkiye hangisini seçer. Elbetteki Saddam'ın olmasını ister.
   Peki Esed yıkıldıktan sonra tekrar sorsak, Esed olmalı mıydı ? olmamalı mıydı ?
   Irak 'ın durumuna düşmüş bir Suriye için, Türkiye açısından Esedi istemekten başka çare olamazdı.
   Şu sonucu çıkarabiliriz ki, en kötü otorite, otorite boşluğundan daha iyidir.
  O halde kibiri ve gururu bırakıp Esed'e sarılıp , kardeşim demekten başka çaremiz ne yazık ki kalmamıştır.
 
  m.sedat saygılı