HOŞ GELDİNİZ

Siyasetçi doğru olanı değil , uygun olanı söyler.

25 Mart 2012 Pazar

Dokunmayın Vekilime

Konu benim de gündemimdeydi. Ama bu yazıyı okuyunca , uğraşmaya gerek kalmadı.

Published 23 Mart 2012. | By Çetin Ünsalan.
Bazen insanlar yüzsüzlüğü ele alıp, şanslarını zorlarlar. Fıkrada olduğu gibi:

Genç çocuk son model Porsche’si ile yolda ilerlerken kırmızı ışıkta durur. Tam o sırada arkadan gelen bir kamyon büyük gürültü ile arabaya çarpar. İkisi de inerler ve bakarlar ki arabanın arkası haşat. Kamyonun şoförü gencin ayaklarına kapanır:

‘Ağabeycim sen beni affet. Ben 30 yıl çalışsam bunu ödeyemem’ der. Çocuk bakar ki adamın hakikaten hali vakti yoktur. Adamı affeder, arabasına binip, yola devam eder. İki, üç ışık sonra tekrar durur ve arkadan yine büyük bir gürültüyle arabasına çarparlar. Çocuk iner ve bir bakar ki yine aynı kamyon şoförü dışarı çıkmadan, sadece kafasını pencereden uzatır ve şöyle der: ‘Ağabey benim ben… Devam et.’

Türkiye’de milletvekilleri gündeme geldiğinde herkesin aklına gelen ilk cümle nedir? Dokunulmazlıklar kaldırılsın… Çünkü bu zırhın arkasına saklanarak, geçmiş dönemde haklarında açılmış davalardan çok sayıda kurtulan var. Vekillik sürecinde yaptıkları da bonus…

Bazıları genel kurul çalışmalarına katılmaz, komisyonlardan kaçar, sağlık raporu verip aynı saatlerde para karşılığı yorumculuk yapar. Millet söylenir, konu araştırılıp ‘gayet normal’ olduğu ifade edilir.

Milletin canı sıkılsa da ve söylenme düzeyi artsa da vekil durmaz. Kimisi hostes tokatlar, kimisi gittiği yerde ‘padişah’ muamelesi görmek ister. Kendisini karşılamayanlara bağırıp, çağırır. Polise tokat atar.

Biter mi? Bitmez… Gece yarısı operasyonlarıyla kendilerine kıyak emeklilikler çıkarırlar, emekli maaş zammı beklerken, ömür boyu kaymaklı emekli maaşlarının peşinden koşarlar. Yine tepkiler dinmez. Geri adım atar gibi yapıp, ilk fırsatta yine gerekeni yaparlar.

Meclis lokantasından üç kuruşa yemek yiyip, sonra da kameraların karşına geçerek ‘Bu millet niye geçinemiyor, anlayamıyorum’ gibisinden ipe sapa gelmez açıklamalar yaparlar. Herhangi bir konuda proje sorarsınız, ’Başbakan bizim adımıza hepsini düşünüyor’ gibisinden anlaşılmaz ifadeler kullanırlar.

Şimdi bazıları diyecek ki, meclisin kutsiyetine saygısızlık etmeyelim. Tamam, etmeyelim de siz de rahat durmuyorsunuz ki. Ayrıca o meclis sizin işyeriniz değil, milletin sizi vekil olarak gönderdiği kendisine ait bir çatı. Sabır gösterdikçe başımıza çıkıyorlar.

Son olarak İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in 5 Mart’ta Jandarma Genel Komutanlığı ve valiliklere bir genelge yolladığı ortaya çıktı. Genelgede milletvekillerine trafik cezası yazılmaması istendi.

Suç işlediği öne sürülen bir vekilin Meclis kararı olmadıkça tutuklanamayacağını, sorgulanamayacağını belirten bakanlık, tespit tutanaklarını ‘valiliklere yollayın’ mesajını verdi. Yani biz dokunulmazlık kalksın diye talepte bulunurken, onlar bunun ardına sığınıp, trafikteki cezalardan kurtulmanın peşine düştüler. Pes ki, ne pes…

18 Mart 2012 Pazar

Çelişki

Bir tarafta Çanakkaleyi anarken bir tarafta çelişki yaşıyoruz. Dokunulmaz eşkiyalar arkasında sürükledikleri sürü ile nevruz kutlamalarını bahane ederek ortalığı birbirine katarken , biz Çanakkalede tırnağımızla siperler kazdık diyerek hamaset destanları yazıyoruz. Dokunulmaz eşkiyalar polislere hakaret edip saldırırken biz Çanakkalede toprağa düşenlerin kemiklerini sızlatıyoruz.
Eğer kalkıpta birşeyler söyleyebilseler , herhalde iyi şeyler söylemezler , belki de bıraktıkları mirasın böyle talan edilmesine sitem edip , yaptıkları fedakarlıktan pişman olurlardı.
Ülke için toprağa düşmüş , topal kalmış ,sakat kalmış kim olsa, kalkıp da böyle bir ülkeyi , böyle bir yönetimi görse aynı sitemi yapardı.
Tüm şehitlerin vebali,90 yıldır ülkenin başında bulunan sorumsuz siyasilerin ve onları seçen sorumsuz milletin üzerinde olsun. Ve onları seçmek için sandığa gidenlerin üzerinde olsun.
Biz hala şiir okumaya , türkü söylemeye devam edelim.

11 Mart 2012 Pazar

9 mart darbesi

Hemen hergün bir darbenin yıldönümünü kutladığımız ülkemizde , bir darbenin daha 9/12 mart darbesinin yıldönümünü kutluyoruz. Eğer 9 mart darbe teşebbüsü başarılı olsaydı ülkedeki yöneticiler tümüyle değişecek , siyasi yön değişeceği için ülkemizin tarihi de değişecekti. Ancak teşebbüs başarılı olamadı ve iktidar olmayı hayal edenler mahkemelere sevk edildi ve 12 mart darbesi ile yeni bir yönetim işbaşına getirildi. İki karşıt taraf olduğuna göre çatışan iki taraf vardı. Şimdi önümüzde iki soru var;
Bu iki tarafın , 60 darbesi ile ilgisi var mıydı ?
Bu iki tarafın 12 eylül darbesi ile ilgisi olacakmıydı?
Bu iki sorudan sonra aklımızda daha yeni sorular oluşuyor . Mesela , 60 darbesinin tarafları kimlerdi ? ve 12 mart öncesi sokaklarda sadece sol varken 12 eylül öncesi neden çatışan sağ ve sol vardı ?
Tek partili inönü diktatörlüğüne , çok partili sistemle son veren ancak inönünün karşı, 60 darbesinde yenilen ve kaybeden ABD , işi çok sıkı tutmuş , madanoğlu cuntasını yakından takip etmiş bir kısmı 60 darbesinin aktörü olan darbecilere fırsat vermemiş ve 12 mart karşı darbesi ile duruma hakim olmuştur. Sokaklardaki sol eylemcilerin anlamını ifade edecek olursak , bağımsız türkiyeyi ! kurmak için darbeyi sol görünümlüler yapacaktı ,devrim gerçekleşecekti , ama solun arkasındaki güç rusya veya çin değil , ingiltere idi.60 darbesini 14 'leri bertaraf ederek kazanan ingiltere , ABD işbirlikçisi olarak gördüğü Menderesi asarak ülkedeki amerikaya kayışı engellemiş , ancak geçen zaman içerisinde , demirel'in iktidar olması ile ,durumun tekrar kötüleştiğini gören ingiltere solu sokaklara döküp darbe ortamı hazırlayarak tekrar darbeye teşebbüs etmiş , ancak ABD buna müsaade etmemiştir.
Yaklaşık 20 yıl demirelli hukümetlerle iktidarda kalan ABD , yeni bir ekonomik düzen kurup , ikameci politikaları savurganlıkla değiştirmek üzere yola özal'la devam etmenin yolunu açmak için sağ ve solu çatıştırarak hazırladığı darbe ortamını 12 eylül darbesi ile noktaladı ve yeni bir dönemi başlattı. Darbenin yıldönümünde bu konuya tekrar dönmek üzere , tüm figüranları esefle ve hüzünle anıyorum.
m.sedat saygılı