HOŞ GELDİNİZ

Siyasetçi doğru olanı değil , uygun olanı söyler.

31 Aralık 2013 Salı

2013 & 2014 siyasi & ekonomik tahmin & analiz


En sıcak günleri , yılın son günlerinde yaşadık . İki cambazın bir ipte oynayamayacağını hepimiz gördük . Ne rüşvet ne de yolsuzluk hepsi bahane idi. Bana göre perde arkasında iki sebep vardı.

1- İran'a uygulanan ambargonun delinmesi
2- Çin ile yapılan füze anlaşması

İran ve çin müttefikti ama amerika - rusya ittifakına alernatif olarak karşı cephede idi. Her iki taraf da Türkiyeyi yanına almak istiyordu. Bu iki karar kabul edilemezdi.

Bu olanlardan sonra şu sonuçları çıkarabiliriz.
1- Ne olursan ol , Türkiyede güvende olamazsın.
2- Darbe sadece askerler tarafından yapılmaz. Halk veya bürokrasi de darbe yapabilir.
3- İktidarlar her zaman yolsuzluk yapar . İktidarın sağcı veya solcu olması , müslüman veya laik olması , milliyetçi veya devrimci olması hiç fark etmek . Mataracı bir devrimci , koray aydın milliyetçi , şimdiki bakanlar da müslümandı ama hepsi de hırsızdı. Türkiyede siyaset rant için yapılır. Yani siyasi kavga bir rant savaşıdır

Evet bu bir operasyondu , inkar edilemezdi ama yolsuzluklar da bu bahane ile rafa kaldırılamazdı.

Türkiye cumhuriyeti tarihinde üç defa yakaladığı siyasi iktikrarı sanırım önümüzdeki on yıl içerisinde zor görür. Siyasi istikrarsızlık , ekonomik istikrarsızlığı da beraberinde getirir.

Gezi olayları apaçık provakasyondu . Bizim insanımız üç ağaç için sokağa çıkacak kadar hassas değildir.

Barış süreci ise gerçek anlamda teslim süreci idi . Devlet eşkiyalarla , katillerle masaya oturdu ve teslim oldu.

Sonuç olarak gezi olayları , yolsuzluk ve rüşvet operasyonları bir darbe ortamı hazırlamaya yönelik provakasyonlardır. 12 eylül de karşıt görüşlü öğrencilerin çatışarak hazırladıkları ortamı ,meşruiyetine mazeret olarak göstererek gelmişti.

2013 tahminimde düşer dediğimiz borsa , siyasi gerginliği fırsat bilip , 1 / 3 oranında değer kaybetti.

Ekonomik krizden çıkamayan ülkelerin parası euro da bu fırsatta parite sayesinde değer kazandı.

2014 muhtemelen zor bir yıl olacak , ama bazı hisseleri tutmak da mümkün olmayacak.

En büyük beklentim iş girişim sermayesi YO , sonra nettur , zoren.

Herkese sağlıklı mutlu yıllar dilerim.

M.Sedat Saygılı

18 Aralık 2013 Çarşamba

Müthiş operasyon

Bir zaman operasyonları anlatırken iki şeye vurgu yapmıştım.
Birincisi sonucundan kimin faydalandığına , ikincisi bırakılan izlere bakılması gerektiğini yazmıştım ve şu hikayeyi anlatmıştım.
Bir köylünün ayısı vardır , onu şehire götürüp oynatır . Karşılığında un , yağ ,şeker gibi gıda maddeleri alır. Bir gün yine köye dönerken uykusu gelir, bir ağacın altında uykuya dalar. Sahibinin uyuduğunu gören maymun ipini çözer , adamın çuvalında ne bulduysa yer , sonra ayının ağzına biraz yağ ve un sürer ve ayının ipini de çözer , sonra kendini tekrar kazığa bağlar. Biraz sonra uyanan adam durumu görünce başka suçlu aramaya gerek görmez ve bir güzel döver ayıyı.
İşte operasyon basitçe budur.
Bu olanlardan sonra şu sonuçları çıkarabiliriz.
1- Ne olursan ol , Türkiyede güvende olamazsın.
2- Darbe sadece askerler tarafından yapılmaz. Halk veya bürokrasi de darbe yapabilir.
3- İktidarlar her zaman yolsuzluk yapar . İktidarın sağcı veya solcu olması , müslüman veya laik olması , milliyetçi veya devrimci olması hiç fark etmek . Mataracı bir devrimci , koray aydın milliyetçi , şimdiki bakanlar da müslümandı ama hepsi de hırsızdı. Türkiyede siyaset rant için yapılır. Yani siyasi kavga bir rant savaşıdır.

m.sedat saygılı

27 Ekim 2013 Pazar

Yalanımız

Türküm, ( olabilirsin)
Doğruyum, ( ülkenin % 90 ‘ı sahtekar , hangi doğruluktan bahsediyorsun )
Çalışkanım. ( Burası tembeller ülkesi , herkes çalışmadan kazanmayı düşünüyor. Yattığı yerden ya  işsizlik maaşı ,ya yaşlıya ya engelliye bakıyorum diyerek istismar bedeli alıyor. Çalışan kaç kişi var )
Yasam; küçüklerimi korumak, ( Büyük balık küçük balığı yutar diyerek küçükleri yutarsın)
Büyüklerimi saymak, ( Beş kuruş için yaşlıları öldürürsün )
Yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir. ( Sen menfaatinden başka bir şey düşünmezsin. Yurdunu ve ülkeni soyarsın )
Ülküm; yükselmek, ( şahsını zenginleştirip yükseltmek )
İleri gitmektir. ( soyarak , çalarak maddi varlıklarını ileri götürmek derdindesin)
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun. (Türklük ayaklar altında dolaşırken hiç de samimi değilsin)



6 Ekim 2013 Pazar

Sınırlar da değişecek

   Andımız da değişti , kılık kıyafet uygulamamız da . Alfabede de değişiklikler yapıldı .Türklüğün onuru rafa kaldırıldı , Ordunun önde gelenleri hapislere atıldı ,türkler kendi ülkelerinde zenci durumuna düşürüldü.      
   Tekrar edersek bu bir değişimdi. Birinci dünya savaşının galibi İngiltere , Osmanlıyı çok küçük parçalara ayırmış , sınırları cetvelle çizilen devletçikleri kukla yönetimlere teslim etmişti. Bunlardan biri de bir zaferle onuru iade edilen ancak diğerlerinden farkı olmayan. ülkemizdi. Harfleri değişmiş ,kılık kıyafeti değişmiş, şapkayı giymiş , laiklik kabul ettirilmiş üzerine de cumhuriyet elbisesi giydirilmişti zavallı ülkemizin. Ve bu cumhuriyet dört temel düşman üzerine kurulmuştu , Bunlar türkçülük , kürtçülük , komünizm ve irtica idi. Bu akımların düşman ilan edilmesi , tekrar Osmanlıya dönmemek ve başka müttefikler aranmasına engel olmak içindi.
     Artık şartlar değişti ve ikinci dünya savaşının galibi Amerika , dünyayı kendi görüşleri istikametinde şekillendirmeye başladı . Bu başlangıç yeni değil , 60 yıldır devam eden süreç.Sıra kuzey Afrika ve ortadoğuda. Bu sebeple ingilterenin yaptığı her şey tersine çevrilecek ve Osmanlıya çok yaklaşacağız. Resmi ideolojinin yani kemalizmin bekçisi ordu dağıtıldı . Üniter devlet yapısı son buldu, laiklik rafa kalktı , türkçenin yerini ana dil ! aldı , kılık kıyafet serbest oldu , alfabe değişti . Cumhuriyetin fiilen sona erdiğini gerekçeleri ile önceki yazılarımda izah etmeye çalışmıştım.
     Şimdi kimse şaşırmasın , sınırlar da değşecek. Bugün anda sahip çıkıp okuyanlar , sanki bir geleneğe bir geçmişe sahip çıktığını sanıyor. Bu and orhun kitabelerinde yazmıyor ki , Osmanlı döneminde de okunmuyordu. Ancak bir dönemi yani cumhuriyet sonrasını temsil ediyordu.
     Cumhuriyet dönemi bize İngilizlerin uygun gördüğü , yakıştırdığı bir dönemdi. Şimdi ise amerikanın arzu ettiği dönemi yaşıyoruz. Artık kürtle de arapla da birlikte yaşama mecburiyetimiz vardır, ancak şiilerle yaşamak zorunda olmayabiliriz. Devletimiz türk devleti değildir, millet yoktur halklar vardır ve devşirmelere saygı göstermek zorundayız.
    Genişleyecek sınırlarınız şimdiden hayırlı olsun.

3 Ağustos 2013 Cumartesi

Neyi yaşıyoruz.

  Ülkemizde  ve çevremizde , özellikle  Akdeniz'in  ortadoğu  kıyılarındaki   çatışmaların  , akan kanın  hangi sebebe  dayandığını hiç sorgulamıyoruz.  Hergün  zavallı  yüzlerce insan ölüyor ,  ocaklar  sönüyor ama  bize dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı ile  bu dramlara seyirci kalıyoruz.
   Birinci    dünya savaşının galibi  ingilteredir.
   İkinci dünya savaşının  galibi  amerika ve rusyadır.
   İngiltere  savaşın galibi olarak  dünyayı , özellikle  ortadoğuyu  , kendi  istekleri , arzuları ve menfaatleri  doğrultusunda  şekillendirmiş  , cetvelle  sınırlar çizerek  devletler  ve kukla yönetimler oluşturmuş , netice olarak  Osmanlıyı  parçalama  düşüncesini gerçekleştirmiştir. Bu şekillenmeden bize cumhuriyet nasip olmuştur. Cumhuriyet dört temel düşman üzerine kurulmuştu. Bunlar türkçülük , kürtçülük , komünizm ve irtica idi , esas maksadı osmanlıya geri dönüş olmasını engellemek ve geçmişle bağların koparılmasıydı. Oluşan resmi ideoloji inönüye emanet edilmişti.Zaten birinci dünya savaşı , ihtiyarlamış Osmanlıyı  defnetmek maksadı ile çıkarılmış  bir savaştır.  Osmanlıdan kopardığı toprak ve tebaalarla kendine bağlı  yönetimler  oluşturmuştur. Petrolün gelecekte  çok büyük değer olacağını  önceden gören ingilizler  , özellikle  petrolün kontrolünü ellerinde  tutmayı istemiş ve  bu strateji  ile  özellikle ortadoğu üzerinde hareket etmiştir.
   İkinci dünya  savaşından  zaferle çıkan amerika ise  dünyayı   kendi   istek ve menfaatleri doğrultusunda  şekillendirmek  istemiştir.. Amerika  da  özellikle  petrol  ve enerji  bölgelerini  kontrolü altına almak istemiştir. Önce  müttefiki , diğer galip rusya ile  anlaşarak , gaz  bölgelerinin  ruslarda  , sıvı yakıtların kendi  kontrolünde kalması  hususunda  mutabakat sağlamıştır. Ancak bölgeyi  kontrol altında tutan  ingilizlerden  bölgeyi almak kolay olmamıştır. Aradan geçen 60 seneye  rağmen amerika halen zaferin karşılığını alamamıştır , ancak almaktan da vazgeçmemiştir. Her ne kadar Osmanlı parçalanmışsa da , bölgeyi kontrol etmek için  Türkiyeyi kontrol etmenin şart  olduğunu  bilen  büyük güçler  uzun süre  Türkiye üzerinde  çatışmışlardır.   İngiltere  ,  arkasında inönü olan  60 darbesi ile  amerika  müttefiki  menderesi asarak  Türkiye üzerindeki  hakimiyetten vazgeçmemiştir.  12 martın net galibi galibi olmadığından  bir 10 sene daha kurtarmıştır. Amerika  ancak 12 eylül darbesi ile Türkiye üzerinde kontrolü net olarak sağlamıştır  ama  zaferden  30 sene  sonra  olmuştur. 2002  şeçimleri ile  bu kontrol  daha da güçlenmiş , baştaki diktatör ile Türkiye adeta  bir abd  eyaleti haline gelmiştir.  Sadece  kılıçdarı  kontrol altında tutabilen  karşı taraf , ergenekon   operasyonları ile kaybettiği darbe ümitleri  ile  zayıf kalmış  hatta çaresiz kalmıştır. Kendine hayrı olmayan  bahçeli ise  acizliği ile  amerika tarafına  destek olmuştur.
    Bugün  çevremizde  ve  mısır  ve suriye dahil   etrafımızda  akan kanın   sebebi budur.Amerika ve rusya  son dünya savaşının  galipleri olarak dünyayı  kendi  menfaaleri doğrultusunda  şekillendirmek ve  petrolü kontrol  altında  tutmak isterken ,  bu kontrolü  önceden sağlamış olan  ingiltere ve  fransanın  direnişi    bu çatışmalara sebep olmaktadır.  Asıl  çatışanlar  ortada  yokken  , dün birarada  huzurlu yaşayan insanlar , bugün sokulan fitne ve fesatlarla  birbirini , kardeşini  , komşusunu boğazlamaktadır.
    Bugün yaşayacağımız  kadir gecesinin , müslümanların  akıl ,fikir , mantık sahiibi  olmalarına ,  doğru ve mantıklı düşünüp akan kanın durmasına   vesile  olmasını , Allahtan  niyaz ederim.
   Dualarımız  akan masum kanının durması için olsun.

  m.sedat saygılı
    

28 Nisan 2013 Pazar

Barış mı , teslimiyet mi ?

Kimse barışa karşı değil , ancak  bu barış mı teslim olmak mı ?.
Eğer çatışan taraflar  , kendi arzuları  dışında asgari müşterek bir yerde anlaşıyorsa bu barıştır. Karşılıklı tavizler  vererek çatışmadan vaz geçmişlerdir.
Ancak taraflardan  birisi karşı tarafın tüm taleplerini kabul ederse , bu barış değil  teslim olmakdır.
Ne yazık ki barış süreci , devletin eşkiyanın bütün taleplerini kabul etmesi ile başlamıştır. Devletin hiçbir  isteği kabul edilmemiştir, daha acısı  devlet barış uğruna hiçbir talepte bulunamamıştır. Önce  tüm suçlar sarf-ı nazar edilmiştir , devlet suçluları affetmek zorunda kalmıştır.
  Eşkiya silahları ile serbestçe çıkıp gidecek ve hiçbir müdahalede  bulunmayacaktır. Otobüslere molotof atarak insanları canlı,canlı yakan , otobüs durdurup silahsız askerleri öldüren , köy basıp çoluk çocuk katleden , pusu kurup polisleri öldüren bütün katiller , silahları ile serbestçe  dolaşabilecek.
Bunlar sürecin konuşulan şartları , bir de konuşulmayan ancak  tahmin edilen şartlar var.   Muhtemelen bir  kısmı çıkmayacak , göstermelik olarak çıkanlar  geri dönecek ve  devletin  özel timleri  ve  korucuları tasfiye ederek  bırakacağı  otorite boşluğunu  eşkiyalar dolduracak. Ve anlaşma gereği  devletin müdahalesi olmayacak. Böylece eşkiyanın   bölge hakimiyeti meşrulaşacak.
Önceden de yazdığımız gibi , kürtler ülkede birinci sınıf vatandaş olacak. Bedava  elektrik kullanıp, vergi vermeden  bölgede  serbestçe  uyuşturucu imalatı ve  ticareti yapabilecek . Zavallı devlet yatırım yaptığını sanıp , batının gelirini doğuya aktaracak.
   Eşkiyabaşı aponun özgürlüğü gündeme gelecek ve şüphesiz bir kılıf bulunup salıverilecek ve meclise girmesi için de bir yol bulunacak.
   Akil  insanlarımız her yerde  barışın faziletlerini anlatıyor ama , bu akiller  güneydoğuda  elini , kolunu , gözünü kaybeden bir gazi   olsaydı böyle konuşacak mıydı ?
   Veya neden  elini , kolunu , gözünü kaybetmiş   bir   akil yok ?
  Bu akiller  güneydoğuda   çocuğunu , kardeşini kaybetmiş olsaydı böyle konuşacak mıydı ?

  Veya   neden  güneydoğuda çocuğunu , kardeşini kaybetmiş  bir akil  yok ?

   Keşke  eşkiya teslim olsaydı ve yargılansaydı da  barış öyle olsaydı. Keşke  devlet  başa geçip , eşkiya kaçsaydı da  barış öyle olsaydı. Keşke  eşkiya devletle  baş edemeyeceğini anlayıp , savaşı bıraksaydı da barış öyle olsaydı.
   Bu barışa sevinemiyorum . Bu devlet için gencecik yüzlerce  arkadaşını toprağa  vermiş  talihsiz olarak  yüreği yananların yanında olmak  zorundayım. Devletin bu acizliği karşısında  tahammül edemiyorum .Asıl yüreğimi yakan bunları anlatacak akil bir  muhalefetin olmaması .









6 Mart 2013 Çarşamba

Karşı oyun

    İmralı -Ankara - Kandil arasındaki  eşkiya -devlet diyaloğu bir proje olarak devam ediyor. Bu bir  tesadüf değildi ve şartların gereğiydi . Bölgedeki  kürtler ya İran'ın etkisine terk edilecek , ya da emin ellere teslim edilecekti. O emin el de ancak Türkiye olabilirdi. Önce barışın sağlanması gerekirdi ama arada  yıllardır süren savaş vardı .  Hiç önemli değildi  , Türk milleti    herşeyi  çabuk unuturdu.
     Ortam hemen hazırlandı . Önce bu işe karşı koyacak büyük güç asker , basit   operasyonlarla  çökertildi. Artık mukavemet edecek güç kalmamıştı ve ikinci perde başladı . Devlet eşkiya ile flörte başladı.
     Zaten iktidara getirilen   akp  hazır  maşa idi.
     Bunların hepsi bir amerika projesi idi ve başarı  ile devam ediyordu. Ancak   amerika karşıtı güçler  de vardı ve onların da bu oyuna karşı oyunları vardı. Madem ki süreç barış süreci idi ,  o halde  barışanları çatıştırarak buna   karşı konabilirdi.  Son iki güne iyi bakalım. Yıllardır yan yana kuzu gibi oturan  mhp ve bdp , iki köpek gibi hırlaşmaya başladı.  

      Ne yaparsanız  yapın , kendi iradenizle yapın.
      Ne  bdp kürtlerin mümessili , ne mhp milliyetçiliğin savunucusu . Her ikisi de  birer oyuncu , sadece rolleri farklı.

11 Şubat 2013 Pazartesi

İşte gerçek meçhul asker

Izdırabı kanına  kat da ses çıkarmadan iç
Varsın gülsün arkandan , ne çıkar bir iki piç
Bu varlık dünyasında  yalnız senin hiç mi hiç
Bir şeyin olmayacak  hatta mezar taşında

20 Ocak 2013 Pazar

Karlofça

2. Viyana  kuşatmasında başarısız olan Osmanlı , peşinden  şartları ağır karlofça anlaşmasını imzaladı. Bu imza ile duraklama devri kapandı ve gerileme devri başladı.
   Paristeki cinayetten sonra , cenaze töreninde beklenenler olmadı . Belliydi ki  barış kabul edilmişti. Hatta barışa uzanan eller kırılsın pankartları bile vardı.
  Kürtler  kapalı  kapılar ardında yapılan pazarlıklarda   tavizleri aldılar ve barış anlaşmasını kabul ettiler.TC  barış adına her tavizi verdi, kürtlerin birinci sınıf vatandaş olmasını , asker ve polis katillerinin  kahraman olmasını kabul etti. İmralı canisi dediği adamı siyasi muhatap kabul etti. Aslında bu  BOP 'nin bir parçası idi ve ABD 'nin isteği üzerine  yapılmıştı.
   Irak 'ın işgali  ,  aponun bir tek kürdün olmadığı  Kenyada  teslim edilmesi ,muhtar olamayacak adamın başbakan olması ,  darbecilerin  hapse atılması ve çözüm süreci projenin birer parçası idi. Eğer ergenekon operasyonları  olmasaydı , askerin kolu kanadı  kırılmasaydı  bu süreç başarılı olamazdı .Eğer muhtar olamayacak kişi , ABD tekliflerini kabul etmeseydi , chp anayasa  mahkemesine gitmeyecekti ve yasaklar kalkmayacaktı. Apo emin ellerde olmasaydı  çözüm sabote edilebilirdi.
   Zavallı TC , katillerin önünde diz çökmüş ve  eşkiyanın meşruluğunu kabul etmiştir. İtilen katılan türk vatandaş , elektrik parası ödeyecek  , vergi ödeyecek , evladını askere gönderip cenazesini alacak .Kürt vatandaş  elektriği bedava kullanacak , milli gelirden payını alacak , askeri polisi öldürüp , serbetçe dolaşacak.
   Ey kürtler,
   Bu ülkede solcu ve devrimciler kullanılıp atılmıştır.
   Bu ülkede ülkücü   ve milliyetçiler  kullanılıp atılmıştır
   Bu ülkede müslümanlar  kullanılıp atılmıştır.
   Ülkedeki iktidarı  müslümanlar olarak düşünmüyorum Bunları tanımlamak gerekirse rahmetli  Ö.Lütfi Metenin  allahsız müslüman tanımına uyduğu gibi , müslüman  kılıklı burjuvazi de  denebilir. Başındaki diktatör de  2. inönü  olabilir.
   Şu anda kullanılma safhasındasınız  ve size verilen değer bu sebepten. Kullanım süreniz bittiğinde  siz de bir tarafa atılacaksınız.
  Yeni karlofça  ülkemize ve milletimize  hayırlı olsun !


m.sedat saygılı