HOŞ GELDİNİZ

Siyasetçi doğru olanı değil , uygun olanı söyler.

28 Aralık 2009 Pazartesi

Engin ARDIÇ 02/08/2005 Biz köylüye değil, köylülüğe karşıyız

Biz köylüye değil, köylülüğe karşıyız


> Tabii John Berger'i okusaydınız, köylülüğün Avrupa'da artık
> ortadan kalktığını, bir sosyal sınıf olarak tarihe karıştığını
> öğrenecektiniz.
> Avrupa canım, hani şu, bir milyon İstanbullu ve on bir buçuk
> milyon 'köylü İstanbullu' olarak girmeye can attığınız birlik...
>
> Fakat karşı olmakla da iş bitmiyor, tarihimizde bu dönemin
> de demek ki yaşanması gerekiyor.
>
> Mesele 'geç kalmamızdan' kaynaklanıyor; bundan yüz elli yıl
> önce Fransız yazarları da 'Paris'e Burgonya ayıları doldu' diye
> acı acı yakınıyorlardı. Paris'te Baron Haussmann'ın imparatorun
> emir ve desteğiyle başlattığı büyük bir yıkım ve imar hamlesi
> vardı ve yorganını sırtına vuran köylü başkente doluşmuştu...
>
>
>
> Paris, zaman içinde bu nüfusu 'soğurdu'. Köylüler sanayi
> proletaryasına dönüştüler.
>
> Bizde lumpen oldular. Eğitim de verilemedi, iş de sağlanamadı.
>
> Üstelik onlara örnek olacak, 'norm' sağlayacak bir burjuvazi
> de yoktu; 'İstanbul terbiyesi' denilen davranışlar bütünü,
> yükselmekte olan bir burjuva sınıfının değil, yokolmaya yüz tutmuş
> bir Osmanlı görgüsünün kalıntısıydı.
>
> Ellili yıllarda 'az sayıda' gelirlerdi, ve 'bundan başka
> İstanbul yok oğlum' sloganının ezikliği altında, şehirliliği
> öğrenmeye çalışırlardı.
>
> Fakat gene de sanayileşme hızı onları 'massetmeye'
> yetmiyordu, böylece Kuştepe, Gültepe gibi gecekondu semtleri
> doğdular. Bugün oralar, yepyeni gecekondu kümelerine oranla birer
> eski Maçka, birer eski Suadiye gibi kaldılar!
>
> Sayısı artınca, lumpen artık 'şehirliye uyum sağlama'
> derdinden de vazgeçti. Hiçbir kurala aldırmamaya koyuldu.
>
> İstanbul'da her bir şehirliye on bir, on iki lumpen düşüyor
> bugün.
> Bunları hep yoksul sanmak büyük bir yanılgıdır. Zengin
> köylüler de vardır.
>
> Biz, köylüden nefret etmiyoruz, köylülükten hoşlanmıyoruz.
>
> Biz öküzlüğe karşıyız, bunu yapanın fakir öküz ya da zengin
> öküz olması bizim için hiç fark etmez!
>
> Kimilerinin kendini kandırarak 'doğruluk, dürüstlük,
> mertlik, taze süt, mis gibi yumurta, saf tereyağ' falan sandığı
> köylülük, günümüzde 'cahillik, görgüsüzlük, pislik, zevksizlik'
> demektir.
> Dolayısıyla, denize girerken donunu çıkaran bizden tepki
> görür. Fakir de olsa görür, zengin de olsa görür. Nitekim, Bağdat
> Caddesi'nde arabasının teybini bangır bangır bağırtarak hız yapan
> hayvanın, iki yüz metre ileride paçalı donuyla denizde çimen
> hayvandan hiçbir farkı yoktur. Fark, ceplerindeki para farkıdır.
>
> Yol kenarında ateş yakılmaz. Çünkü tehlikelidir. 'Halkımız
> et yesin' diye buna alkış tutulmaz. Ancak buna engel olmak için
> ortalıkta bir belediye zabıtasının bulunması, üstelik o zabıta
> memurunun da köylü olmaması gerekmektedir. Böyle olamadığı için de
> o mangallar hep yanacaklardır.
>
> Bunun dinle imanla, İslam'la da ilgisi yoktur. Biz Kuran
> kurslarına değil, 'kaçak' Kuran kurslarına karşıyız. Kaçak şoför
> kursuna da karşıyız, kaçak biçki-dikiş kursuna da karşıyız.
>
> Tuttuğumuz partiye oy yağdırıyorlar diye, dincilik ayağından
> lumpeni yüceltmekten vazgeçelim.
>
> Beni daha da çok güldürenler de, belediyenin kaçak inşaat
> yıkımına devrimcilik dümeniyle karşı çıkan ve gecekondulardan halk
> ayaklanması başlatmak umuduyla yaşayan bazı solcu dallamalardır.
>
> Çin köylüsü bile Başkan Mao'yu taşıyamadı.
>
>
> Engin ARDIÇ
>
> Akşam
> 02/08/2005

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder