HOŞ GELDİNİZ

Siyasetçi doğru olanı değil , uygun olanı söyler.

16 Ekim 2011 Pazar

Ülkenin gücü / 16 Ekim 2011 Pazar / Mahir Kaynak

Bir ülkenin gücü sadece söylemlerine bağlanamaz. Yani gücünüz ne kadarsa sözlerinizin o kadar değeri vardır. Bunun için güçlü bir ekonomik yapıya, hedeflerinize ulaşmanızı sağlayacak bir devlet yapılanmasına sahip olmak gerekir. Mesela İngiltere’yi üzerinde güneş batmayan imparatorluk yapan, maddi ve askeri gücünü destekleyen devlet yapılanmasıdır. Bir ülkeyi kontrol etmek için kendi dünya görüşünü kabul ettirmeye uğraşmaz. Adeta “Ne olursan ol kabulümdür. Ben senin değerlerini kendi hedeflerime yönlendirmeyi bilirim” der. Yani milliyetçi bir düşünceyi bile kendi amaçları için kullanabilir. Hiçbir dini inanışa karşı çıkmaz. Gerekirse bir tarikatın oluşmasına yardımcı olur. Kontrol etmek istediği ülkede bir sermaye sınıfı yaratır. Zenginin tüm parasını kendisinin sağlaması gerekmez. Bir miktar parayı yoğurt mayası gibi kullanır ve ona zengin olmanın yollarını gösterir. Zenginlerin kendi ülkesiyle ticari ilişkileri olmasını sağlar. Bilerek ya da bilmeyerek ona hizmet edenlerin önü açılır ve önemli kişiler haline gelirler.
Genellikle başka ülkeleri kontrol edenlerin metodu birbirine benzer. Kullanılan ülkenin en büyük zaafı değerlerinin kendini ayakta tuttuğunu, onu kaybederse yok olacağını düşünmesidir. Bu eğitim sistemini de etkiler. Eğer eğitimin amacı öğretmekten ibaretse, soru sormak ve her şeyin doğru olup olmadığı sorgulamak imkanı sağlanmazsa ülke başka bir güç tarafından kolayca yönlendirilebilir.

Güçlü olmak için sağlam bir ekonomik yapıya sahip olmak gerekir. Bu sadece yüksek bir gelir düzeyinden ibaret değildir. Eğer başka bir ülke sizin ekonominizi alt üst edecek imkana sahipse ona karşı çıkılamaz. Ancak her ülkenin ekonomisinin zayıf yanları vardır. Bu durumda ya etkileyecek güçle iyi ilişkiler kurulur ya da onun boşluğunu dolduracak bir güç yedekte tutulur.

Türkiye’de muhalefetin bu konuları araştıracak yerde iktidarı yıpratmak amacıyla polemik yapması anlaşılamaz. Oysa ülke herhangi bir gücün operasyonuna maruz kalırsa iktidarı ayakta tutmak ya da karşı tarafın hedefine ulaşmasını engelleyecek politikalarla iktidara talip olması gerekir. Bugünkü gibi iktidar yıkılsın da nasıl yıkılırsa yıkılsın , kabulümdür dememesi gerekir.

Dünyanın büyük bir değişim ve dönüşüm yaşadığı bir süreçten geçiyoruz. Bu değişimin en büyük etkisi bölgemizde yaşanacaktır. Böyle önemli bir dönemde muhalefetin en önemli sorununu köstebek sorunu olarak algılaması ya da Kürt sorunu konusunda hiçbir derin analiz yapmadan iktidarın bölücülere taviz vermekle suçlanması halkı çaresizliğe sürüklemektedir. Oysa yaşadığımız sorunlar önemlidir ve yüksek düzeyli yaklaşımlara ihtiyaç vardır. Halk yaşanan ekonomik krizin dünyada ne gibi sonuçlar yaratacağını ve bunun ülkemize etkilerini merak etmektedir. Bazı kişiler kapitalizmin sona erdiğini söylemekte ama bunun yerine sosyalizm gelecek dememektedir. Yeni ekonomik düzen nasıl olacaktır sorusunun cevabını da onlardan öğreneceğiz. Cep telefonu kullanıyoruz, arabaya ve uçağa biniyoruz ve batılı gibi düşünürsek medeni olacağımızı söylüyoruz. Bizim olan bir şeyin hasretini çekiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder