HOŞ GELDİNİZ
Siyasetçi doğru olanı değil , uygun olanı söyler.
3 Aralık 2016 Cumartesi
YANLIŞ POLİTİKALAR
Türkiye, güneyini saran ve başına musallat olan terörün ve terör örgütlerinin müsebbibi, kendisidir. Türkiyenin güneyinde otoriter liderler yani Saddam ve Esed varken , rejimler Türkiye ile zıt olmasına rağmen ve orada baas iktidarları varken bile ,böyle bir tehditle karşı karşıya değildi.
Türkiye bölgemizdeki yanlış politikaları ile bindiği dalı keserek bu hale düşmüştür. Önce Özal zamanında körfez krizinde , dünyadaki ilk tepkiyi vererek yumurtalık petrol hattının vanasını kapatmıştır. Sonrasında Saddama karşı politikalara destek vererek Saddamın yıkılmasına sebep olmuş ancak sonuçta , çok koymasına rağmen birşey kazanamamıştır. Neticede herkes ülkesine dönmüş , bataklıkla Türkiye karşı karşıya kalmıştır. Küresel sermayenin başıboş bıraktığı bu geniş coğrafyada adı duyulmamış örgütler türediği gibi, adını bildiğiniz örgütler de ordulaştı. Şüphesiz bu boşluktan en çok faydalanan da PKK ve İran destekli örgütler idi.
Aynı yanlış politika Suriyeye karşı uygulanmış , Esedi yıkıp , Halepte namaz kılma hayali ile kendini kandıranlar muhaliflere destek vermiş ancak ne muhalifler ne de Türkiye birşey kazanamamıştır. Esed , Rusya'nın ,Fransa'nın ve ABD 'nin desteği ile ayakta kalmış , Türkiye'nin komşusunun yüzüne bakacak hali kalmamıştır.
Bu yanlışlardan sonra ilk akla gelen soru , acaba Türkiyenin dış politikasını başkaları mı belirliyor da peşpeşe yanlışlar yapılıyor sorusudur. Evet hariciyemizde yıllardır kök salmış yabancılaşmış , yabancılaştırılmış , devşirmeler siyasi iktidarları yanlış yönlendirmektedir.
Irakın küresel sermaye tarafından parçalanıp , otorite boşluğu yaratılmasının ardından , boşalan otoriteyi terör örgütleri doldurmuştur. Esed de yıkılsa oluşacak otorite boşluğunu yine terör örgütleri dolduracaktı. Böyle bir durumda , Türkiyenin de aynı duruma düşmesi kaçınılmazdı.
Şimdi geriye dönüp sorsak , Saddam olmalı mıydı, olmamalı mıydı ? desek , Türkiye hangisini seçer. Elbetteki Saddam'ın olmasını ister.
Peki Esed yıkıldıktan sonra tekrar sorsak, Esed olmalı mıydı ? olmamalı mıydı ?
Irak 'ın durumuna düşmüş bir Suriye için, Türkiye açısından Esedi istemekten başka çare olamazdı.
Şu sonucu çıkarabiliriz ki, en kötü otorite, otorite boşluğundan daha iyidir.
O halde kibiri ve gururu bırakıp Esed'e sarılıp , kardeşim demekten başka çaremiz ne yazık ki kalmamıştır.
m.sedat saygılı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder