HOŞ GELDİNİZ

Siyasetçi doğru olanı değil , uygun olanı söyler.

21 Kasım 2011 Pazartesi

Londra yolcusu

Cumhurbaşkanı Londra yolcusu ,

Gündemde iki konu var birisi Suriye , diğeri yeni anayasa.

1960 anayasasını ingiltere hazırladı. Çünkü darbeciler ingiliz yanlısıydı. Amerika yanlıları darbeyi kontrol etmek için darbeye katıldılar ama, tasfiye edildiler , sürgün edildiler ve kazananlar ingiliz yanlıları oldu. Anayasayı da onlar hazırlattı.

1980 anayasası ise ABD damgalıydı . Çünkü 80 darbesinin arkasında tamamen ABD vardı. İngilizler 9 mart darbesi ile darbe yemişti. Amerika yine darbeyi kontrol altında tutmak için darbeye katıldı ama , kontrolu kaybetmedi.
Soru şu , anayasa başbakanın insiyatifinde mi ? yoksa reis-i cumhurun insiyatifinde mi olacak ? Bu defa darbe tanksız olacak.

Konu hakkındaki daha önceki yazımızı da eklediğimizde resim daha anlamlı hale geliyor , sanırım.




Bu resim anlatamadığımız herşeyi anlatıyor. Cumhurbaşkanı olduğunda kraliçenin ziyaretinin bir nezaket ziyareti olmadığını ve anlamlı olduğunu söylemiştik ve türban çatışmasında ne demiştik !!!

Tayyip Erdoğan 'ın cumhurbaşkanı olması kimsenin umurunda değil , bütün çatışma yerine gelecek kişinin Abdullah Gül olmaması için.

Ve cumhurbaşkanı seçimlerinde e-muhtıra verildi ve seçim yeni meclise bırakıldı.

19 Kasım 2011 Cumartesi

Aramızdan ayrılışının ikinci yılında rahmet ve saygı ile anıyorum.


Ömer Lütfi Mete






'Alçak, niye bize gol atıyorsun' 23.08.2006
ÖMER LÜTFİ METE

KENDİNİ milli, millici, ulusçu, ulusalcı, milliyetçi gibi sıfatlarla tanımlayanların pek çoğu arabesk bir sızlanma ve uyuşma müptelasıdır.Bu zehirden kendimi de pek münezzeh saymam.
Viyana bozgundan bile önce mayalanan bu çürüyüşün merhemini Kuvva-yı Milliye ruhu ile bulmuşken İnönü'nün karşı devrimi ile kaybettik.
Atatürk'ten sonra Ankara devletin milli niteliğine karşı savaş açarken basın milletle alay edercesine 'Milli Şef'e tapınıyordu.
Aslında bu, İnönü'nün Anadolu'ya geçmeye ikna edilmeden önce Karabekir Paşa'ya açıkladığı 'manda' siyasetine dönüştü. Sevr sonrası Amerikan veya İngiliz idaresine girmeyi isteyen İsmet Bey, ne garip cilvedir ki, Milli Şef olunca kurtarılmış ülkeyi tekrar sömürge yapacak ilişkiler ağına sokar.
Çok partili siyasi hayat başlatıp demokrasimize büyük katkı yapmış diye kökten Batıcı medya tarafından yüceltilen Milli Şef esasen Türkiye'yi devlet olmaktan çıkartan 'karşı devrim' sürecinin öncüsüdür.
Hazindir ki, ülkenin en zeki çocuklarından seçilip titizce eğitilen subaylarımızın önemli bir kısmı, bu çarpıcı gerçeğin tam tersi propagandayla İnönü hayranlığına sürüklenip çaplarının altına düşmektedirler. (Türkiye'de ihtilallerin ardında Batı manevralarının bulunması bundandır.) Atatürk'ün İnönü'nün üstünü nihai olarak çizişi, Cumhuriyet'in resmi tarihinden silinmiştir. Başlangıçta, sınırlı sorumluluk verdiği bu arkadaşının birincil devlet yükünü kaldıramayacağından emin bulunan Gazi, O'nun önünü kesmek istemiş ama başaramamıştır. (Son ana kadar Atatürk'e yakın olanlar tanıktır.)
Süreç Türkiye'yi örtülü manda yapınca kültür ve siyasette millicilik devri kapanır. Sahte Atatürkçülük maskesiyle, Mustafa Kemal'in bilinç ve dünya görüşüne yüzde yüz karşıt kökten Batıcılık devletin resmi ideolojisi olur. Tarihi Türk dünyası ve Osmanlı sorumluluk coğrafyasının üzerindeki ilgi ve hukukumuzdan geçtik; Misak-ı Milli haritasının henüz kurtarılamamış vatan topraklarına duyarlı olmak bile Turancılık ve suç sayılır. Mukaddesatçı, milliyetçi veya muhafazakar kavramlar, millilik karşıtı Milli Şef ve kökten Batıcı basının ortak dalaletiyle irtica ve aşırılık yaftası haline getirilir.Bu süreç; her renkten milliyetçilerin pek çoğunu arabesk sızlanma ve uyuşma müptelası yapar. Siyonizm, Masonluk ve Haçlılık aleyhine, sözde sağı bilinçlendiren yayınların düzeysizliği yüzünden vahim bir 'millici tatmin' gelişir:
- Her şeyin sorumlusu, ezeli düşmanlarımızdır. Her kötülük bu Deccal yüzündendir, yapacak pek bir şey yoktur. Nasılsa -bir Mesih veya bir Kürşat olarak- Mehdi gelip bizi kurtaracak.
Çoğu milliyetçi, mukaddesatçı, muhafazakar ve İslamcı bu saplantıyla bilincini tıkarken, bir kısmı da kökten-dinci tasarıyla, canavarın nalına çimdik atmak için silahlı eyleme yönelir.
Millici, milliyetçi veya ümmetçi insanların bir kısmının köktenciliği, Kızıl Ordu yerine 'küresel terör kaynağı' olarak İslam'ı seçenlerin işini kolaylaştırdı.
Diğerleri de kurtarıcı gelinceye veya hazırdaki kurtarıcı iktidarı alıncaya kadar sabah akşam sızlanır, uyuşur ve tatmin olurlar:- Bize şöyle yaptılar. Tam memleketi kurtaracakken hükümetimizi devirdiler. Bütün kabahat onlarda. Ne demek bu? - Alçaklar, bize gol attılar!
Dalalete bakın!
Küresel iddiası olan güç her yere burnunu sokar. Sahaya gol atmak için çıkanı 'vay kahpe' diye lanetlemek, teşhis ve tedavi edilemeyen Şark illetidir. Neden ikide bir gol yediğimizi ve yenildiğimizi sorgulamak yerine 'alçaklar bize gol attılar' diye sızlanıp uyuşmaya devam ediyoruz.

13 Kasım 2011 Pazar

ATİN 'den alıntı

Turgay Ciner. O son günlerde en çok gündeme gelen isimlerden biri.

Halen Türkiye’nin ve dünyanın sayılı zenginleri arasında gösterilen Turgay Ciner, girdiği ihaleler, satın aldığı şirketler ve gazeteler ile ismi sık sık manşetlerde yer alan bir kişi.

Ancak hakkında önemli iddialar, ciddi söylentiler var. Onun nereden geldiği pek belli olmadığı gibi nereye kadar gidebileceği de meçhul.

Önce Turgay Ciner’le ilgili iyi bir kronolojik çalışma yapmış olan Ataköy Gazetesi’nin Kasım 2000 sayısındaki “İnternet’ten” başlıklı yazısından da faydalanarak, onunla ilgili medyaya intikal eden bilgileri, yazılıp çizilenleri alt alta koyup nasıl bir tablo çıktığına hep birlikte bakalım:

*** Kimlik - HAVAŞ Hava Alanları ve Yer Hizmetleri A.Ş., Park Holding, Yazeks A.Ş, Cinteks A.Ş., Cinerler Oto Ltd, Park enerji Ltd., Taç Santral AŞ ve Ceytaş AŞ adlı kuruluşların yönetim kurulu başkanlıklarını ve sorumlu idareciliklerini yapan Turgay Ciner, Hüsnü-Naciye oğlu olup 01.03.1956 Hopa doğumludur. Artvin ili Hopa ilçesi Kuledibi Mahallesi nüfusuna kayıtlı olan Ciner, Kemal ve Payidar kızı 24.05.1957 doğumlu Ayşe Mevhibe Çağlayan ile evli olup Kadıköy 30.01.1984 doğumlu Atilla isminde bir oğulları vardır.

*** Okul yılları - Okul yıllarında çayocaklarında çıraklık yapan Turgay Ciner, uzun yıllar önce Hopa ilçesindeki arazilerini satarak İstanbul’a göçetmiştir. Papatya sok. No: 10 Dragos, Cevizli, İstanbul adresinde oturan Ciner, üniversite yıllarında oto yedek parçacılığı ticaretine başlamış, İstanbul Talimhane’de, Şehit Muhtar Cad. No:56/a Taksim adresinde bir dükkan kurmuştur.

*** Aile bireyleri ve bağlar - İstanbul’a göç etmesi ile birlikte kısa bir süre içinde büyük servet kazandığı gözlenen Turgay Ciner’in durumu memleketi Hopa’da da şüphe ile karşılanmaktadır. Turgay Ciner’in ağabeyi Tuncer Ciner emekli bir polis olup, Özal'la birlikte yat gezilerinde görüntü veriyordu. Tuncer Ciner’e ait olduğu söylenen T.C. isimli ve Turgut ÖZAL tarafından kullanılan yatın ve Tuncer Ciner’in Turgut Özal'la birlikte fotoğrafı basında yer almıştı. Ciner’in akrabaları olduğu belirtilen Hopa nüfusuna kayıtlı Mustafa oğlu 1931 doğumlu Nizamettin Ciner, ve Hüsnü oğlu 1941 doğumlu Yener Ciner ve Mustafa oğlu 1938 doğumlu Yılmaz Ciner’in sigara ve uyuşturucu kaçakçılığı yaptıkları ve bu nedenle poliste kayıtları bulunduğu, ayrıca yine Hopa nüfusuna kayıtlı olup ailesi ile birlikte İstanbul’da ikamet eden Mustafa-Naciye oğlu 1975 doğumlu, Hasan kod Hüsamettin Ciner’in ise yasadışı DHKP-C örgütünün Kocaeli il sorumlusu olduğu belirtilmektedir. Susurluk Raporu'nda adı uyuşturucu kaçakçılığına ilişkin suçlamaların yer aldığı bölümde geçen Turgay Ciner hakkında Susurluk olayına kadar Oflu Osman’ın dağıtım şebekesi içinde yer aldığı, Almanya ve İngiltere ile bağlantılı olduğu ve örgütlü bir şekilde uyuşturucu ticareti yaptığı hakkında ciddi iddialar bulunmaktadır. Turgay Ciner'in siyaset ve brokrasi sahnesindeki dostları arasında Mehmet Ağar, Turgut Özal, Hüsamettin Özkan, Mesut ve Turgut Yılmaz, Çevik Bir (aynı zamanda tenis arkadaşı), Ünal Korukçu gibi isimler bulunuyor. Turgay Ciner’in yanında çalışan isimler arasında; Özal'ın Yabancı Sermaye Dairesi Başkanı ve Dış Ticaret Müşteşarı Namık Kemal Kılıç, THY Yönetim Kurulu Başkanı eski pilot Atilla Çelebi, Kamu Ortaklığı İdaresi eski başkanı Tezcan Yaramancı, Enerji Bakanlığı eski Müşteşarı Uğur Doğan, Sivil Havacılık Genel Müdürü A. Kayıhan Kabadayı, Özal'ın özelleştirme prensleri Ökkeş Özuygur ve Süleyman Yaşar, Mehmet Ağar'a çok yakın olduğu söylenen eski MİT görevlisi Kemal Hacıbeyoğlu gibi isimler var. Ateş Ünal Erzen de son günlerde Ciner'le birlikte eski araba alım satım işine girdi.

*** 1984 - Turgay Ciner kardeşi Tuncer Ciner ile birlikte 1984 yılında Almanya'dan Mercedes ithalatına başladı. 1984 yılında Almanya'dan Mercedes ithalatına başladı Turgay Ciner ve kardeşi Tuncer Ciner hakkında, çok sayıda Mercedes otomobili yurda kaçak soktukları nedeniyle 1995 ve 1998 yılında 'Teşekkül Halinde Kaçakçılık' suçlaması ile birkaç ayrı dava açıldı.

*** 1988 – Yazeks’in kurulması. 1988 yılında Anadolu Endüstri Holding'in ortaklarından Osman Yazıcı ile birlikte Yazeks'i kuran Ciner, Anadolu Endüstri'nin Irak'taki taahhütlük işlerini devralmıştır.

*** 1988–1993 - Irak, Rusya, Özbekistan ve Tacikistan’la ticaret. 1993 yılından Körfez Krizine kadar özellikle otomotiv alanında Irak ile birçok kontratı bulunan Turgay Ciner, 1990'da Rusya'dan televizyon ekipmanları ithal edip Türkiye'de monte edip satmaya başladı. 1991 yılında Körfez Krizi'nin başlamasıyla Ciner, Irak pazarını bırakıp, Orta Asya'ya yönelmiş, ağırlıklı olarak Özbekistan ve Tacikistan ile iş yapmaya başlamıştır. Özbekistan'da devlet için anahtar teslim entegre tekstil fabrikaları kurmaya başlayan Ciner, kendi adına kayıtlı 532-212-3364 nolu cep telefonunu Tacikistan temsilcisi Faizali Khamikov’un kullanması derecesinde Tacikistan üst düzey yöneticileri ile de samimiyeti ilerletmiş ve bu ilişkiler Ciner’in Tacikistan'ın İstanbul Fahri Konsolosu olarak atanması aşamasına kadar gelmiştir.

*** 1993 – Ceytaş’ın alınması. Turgay Ciner, Ceyhan'daki Ceytaş İplik fabrikasını İş Bankası'ndan satın alarak tekstil sektörüne girdi.

*** 1994 – Mensucat Santral ve Penyelüks. Turgay Ciner, Bezmen Grubu'na ait Mensucat Santral'i satın aldı ve adını Taç Santral olarak değiştirdi. Ciner, çamaşır kralı Cüneyt Ayral'dan da Edirne-Kapıkule yolu üzerinde kurulu bulunun Penyelüks'ü satın almıştı.

*** Mart 1995 – Havaş’ın alınması. Turgay Ciner Kumarhaneler Kralı Ömer Lütfü Topal'ın almak için çok büyük çaba sarfettiği ve hakkında pek çok şaibe çıkan HAVAŞ’ı -Havaalanı Yer Hizmetleri AŞ.- 36 milyon dolar karşılığı yüzde 60'ını satın alarak, hizmet sektörüne girdi. Hava - İş Sendikası'nın Ankara 5. Nolu İdare Mahkemesi'ne yaptığı satışı iptal başvurusunu haklı buldu ve satışın iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Hava İş Sendikası'ndan yapılan açıklamada "Havaş özelleştirme adı altında yok pahasına Turgay Ciner'e adeta ikram edilmiş Turgay Ciner de daha iki yıl dolmadan şirketin hisselerinin büyük bölümünü Swissair'e devretmiştir" denildi. HAVAŞ, 17 Nisan 1995'te özelleştirildi. THY Genel Müdürü Tezcan Yaramancı özelleştirmeden kısa süre önce ‘‘ben misyonumu tamamladım’’ diyerek ayrıldı. Yerine yardımcısı Yeşilada vekalaten atandı. HAVAŞ'ta imzayı atmak Yeşilada'ya nasip oldu.

*** Mayıs 1996 - Turizmci Ersin Ortaç “Beni Turgay Ciner vurduttu. Topal cinayetinin arkasında, HAVAŞ ve Park Holding'in sahibi Turgay Ciner ile Güvener Holding'in sahibi Halil Güvener var. İşin içinde uyuşturucu var. Ciner'in bu işten büyük bir çıkarı var” dedi. Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne 3 dilekçe vererek davada tanık olarak dinlenmek istediğini belirten Ersin Ortaç, dilekçesinde ‘‘Topal'ın öldürülmesi olayında trilyonlar dönüyor. Olayın içinde, Park Otel ve HAVAŞ'ın sahibi Turgay Ciner ile Güvener Holding'in sahibi Halil Güvener de bulunuyor. İşin içinde uyuşturucu var dedi. Turizmci Ersin Ortaç Bodrum'daki 10 dönümlük arazisini satın almak isteyen Ciner'i reddetmesi üzerine Ciner tarafından "Ayaklarını kırdırtacağım, geberteceğim" şeklinde tehdit edildiği için savcılığa suç duyurusunda bulunduktan 2 ay sonra villasının önünde ayağından vuruldu. Ortaç, Ciner'in tüm işlerini öldürülen "Kumarhaneler Kralı" Ömer Lütfü Topal'ın parasıyla yaptığını, HAVAŞ ihalesini de Topal'in girememesi nedeniyle kazandığını, eski İçişleri eski Bakanı Mehmet Ağar'ın kardeşi Yunus Ağar ile iş ilişkisi olduğunu açıkladı. Turgay Ciner, kendisinin Ömer Lütfü Topal'ın öldürülmesi eylemine katıldığını iddia eden Ersin Ortaç hakkında iftira atmak sucundan savcılığa başvururken Ortaç hakkında 100 milyar liralık da tazminat davası açtı. 1994 yılında Ömer Lütfü Topal'a bir arsa satmak için görüştüklerini, ancak çıkan problemler nedeniyle Ciner'in kendisini ‘‘Satmaya mecbursun. Otel yaptıracağım’’ diye tehdit ettiğini ileri süren Ortaç, ‘‘Bunun üzerine, Topal'ı arayarak tehdit edildiğimi söyledim. 'Arsayı al, problem çözülsün' dedim. O ise güldü. 'Onların parası mı var ki? Havaş'ın parasını da ben verdim. Ancak, beni de tehdit ediyorlar. Dikkatli ol, hatta evini değiştir' dedi. Ardından Ciner, beni 2 Ağustos'ta Üsküdar'da bacaklarımdan vurdurttu’’ diye konuştu. Ersin Ortaç'ın Ciner tarafından kaçırıldığını söylediği Türkiye İş Bankası Taksim Şubesi'nin müdürüyken rahatsızlanıp emekli olan Ünal Armağan'ın eşi Ayşe Armağan da, ‘‘Ciner'in bu işten büyük bir çıkarı var. Öldürülen Ömer Lütfü Topal'ın paraları da İş Bankası Taksim Şubesi'nde bloke ediliyordu. Ciner bütün bunları bildiği için konuşmasın diye Ünal'ı kaçırttı’’ dedi. Topal'ın öldürülmesiyle ilgili olarak Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada Ersin Ortaç'ın ifadesinin dikkat çeken bölümleri şöyle: "Beni vurdurtan Turgay Ciner, Topal'ın öldürülmesinde aktif rol almıştır. Topal'ın çok büyük miktardaki parası, bir bankanın Taksim Şubesi Müdürü Ünal Armağan'ın kasasındaydı. Bu para, Armağan ve Ciner tarafından çalıştırılıyordu. Armağan, banka müdürlüğünün dışında, tefecilik yapıyordu. Şu an yatalak durumunda olan Armağan'ın İsviçre'de şifreli hesapta 50 milyon doları var. Bu durum, Armağan'ın yakınlarınca çok iyi bilinmekte. Kendisi, Ciner ve adamlarınca evinden alınıp, meçhul bir yere götürüldü. Birçok kişi bu paranın peşinde. Armağan çok şey biliyor. Mahkeme, kendisini dinlemek için karar almalı." Ersin Ortaç'ın azmettirici olarak Turgay Ciner'i suçladığı yaralama olayına, Akın Birdal suikasti azmettiricisi ve yasadışı "Türk İntikam Tugayı'nın" lideri Semih Tufan Gülaltay'ın da adı karışmıştı. Gülaltay'la ilgili olarak, Ersin Ortaç'ın yaralanması davasında Üsküdar Cumhuriyet Savcılığı tahkikat gerçekleştirmişti. Aynı davada mahkemeye 1970-1979 tarihleri arasında Kırklareli Dereköy Gümrüğü'nde görevli emekli bir polis tarafından gönderilen dilekçede ise; Turgay Ciner, Ersin Ortaç ve Topal'ın defalarca birlikte yurtdışına çıktığı öne sürüldü. Topal ve Ciner'in 1983'te Mehmet adlı komiserle görüştükten sonra 3 sahte pasaport hazırladıkları yer alan dilekçede, "Bununla ilgili bir polis memuru görevden uzaklaştırıldı. Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi'nde de dava açıldı" ifadesi yer almıştı.

*** Ocak 1997 - Turgay Ciner Doğuş Grubu'nun 5 bankasından biri olan Garanti Yatırım Bankası'nı satın almak için görüşmelere başladı. Yazeks ve Havaş'ı bünyesinde barındıran Park Holding'in sahibi Turgay Ciner, rakibi Çelebi şirketi ile birlikte geçen yıl Rusya ile Türk Cumhuriyetleri'ne tam 2.5 milyon adet balya yolladı. Turgay Ciner, 2.5 milyon adet balyanın Laleli ve çevresindeki otellerden toplanıp gümrüklenmek üzere Yeşilköy'e nakledildiklerini belirtti. Ciner, Mehmet Ağar'ın kardeşi Yunus Ağar'la çok yakın dost olduklarını kabul ediyor... Ama Yunus Ağar'ın kesinlikle şirketinde çalışmadığını belirtiyor.

*** Ocak 1997 – Ersin Ortaç olayı. Ersin Ortaç Bodrum Bitezyalısı’ndaki 10.000 m2’lik arsasının satışı konusunda Yazeks’in ortaklarından Mehmet Atmaca ile anlaşarak protokol imzaladığı, protokolde Atmaca’nın Ortaç’a 25.000 dolar kapora vermesi, 15 Mayıs 1995 tarihinde İş Bankası Taksim Şubesi’ne 790.000 dolar bloke edilmesi, 26 Mayıs 1995 tarihinde Bodrum Tapusu’nda tescil yapılmasını müteakip sözkonusu meblağın serbest bırakılması üzerinde anlaşıldığı, ancak 15 Mayıs 1995 tarihinde İş Bankası Taksim Şubesi’nden gelen 790.000 doların bloke edildiğine dair yazıda isim bulunmaması üzerine Ortaç’ın kuşkulandığı, ayrıca protokolün Yazeks’teki nüshasında tapudaki tescil tarihinin 16 Mayıs 1995 olarak değiştirildiği, bu olaylar üzerine Ortaç ile Yazeks’in ortakları Mehmet Atmaca ve Turgay Ciner’in arasının bozulduğu, 23 Mayıs 1995 tarihinde Bodrum mahkemesinde arsa için tedbir kararı alındığı, Ciner’in Güvener Holding’in sahibi Halil Güvener’i araya sokarak Ortaç’a arsa için yeni teklifler getirdiği, ancak anlaşma sağlanamadığı, akabinde Ciner’in Ortaç’ı tehdit etmeye başladığı, Ortaç’ın bu tehditler karşısında 28 Mayıs 1996 tarihinde Ciner hakkında Üsküdar Savcılığı’na ihbarda bulunduğu, birkaç gün sonra 2 Ağustos 1996 tarihinde de Ortaç’ın vurulduğu, balistik incelemede Ortaç’ın vurulduğu silahın İrfan Genç adlı bir şahıs adına kayıtlı olduğu, ancak polisin ısrarları karşısında Necdet Atış adlı bir şahsın cezaevine konduğu, Mehmet Atmaca’nın Mart 1996’da Ersin Ortaç’ı ziyaret ettiği, bu ziyaret sırasında Atmaca’nın Ortaç’a, Ciner’in sözkonusu arsa üzerinde HAVAŞ’a ait bir otel yapmayı planladığını söylediği, Ciner’in servetini kara para ile sağladığını, ayrıca Ciner’in Mehmet Ağar’la ilişkilerinin iş dünyasındaki yükselişinde etkili olduğu belirtilmiştir.

*** Mayıs 1997 - Turgay Ciner Doğuş Grubu'nun 5 bankasından biri olan Garanti Yatırım Bankası'nı satın almak için görüşmelere başladı. OSMANLI Bankası'nı alarak bankacılık sektöründe önemli bir yer edinen Doğuş Grubu, şimdi porföyünde bulunan 5 bankadan biri olan Garanti Yatırım Bankası'nı satmaya hazırlanıyor. Bankayı alacak kişinin ise Park Holding ve Havaş'ın sahibi ve Riva Menkul Değerleri de alma hazırlığı yapan Turgay Ciner olduğu söyleniyor. Taksim'de tek merkezi bulunan Garanti Yatırım Bankası'nın satışının ise 75 milyon dolar olarak gerçekleşeceği ifade ediliyor.

*** Haziran 1997 – Fettullah Gülen’in Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından düzenlenen Medeniyetlerarası Diyalog Kongresi'nin sponsorluğunu Turgay Ciner üstlendi. Millî bünyede beşerî değerler, hoşgörü ve sevgi temasını vurgulayan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, 3. bin yılın barış ve sevgi atmosferinde yaşanması temenni ve dilekleriyle, 6/7 Haziran 1997 tarihlerinde “Medeniyetlerarası Diyalog Kongresi”ni organize etti. Vakıf böylelikle, ülke içinde yaygınlaştırma gayretinde olduğu hoşgörü ve diyalog mesajlarını, uluslararası bir zemine taşımanın ilk adımlarını atmış oluyordu. İstanbul Hilton’da gerçekleşen kongreye 7’si dışarıdan olmak üzere toplam 15 ilim adamı iştirak etmiştir.

*** Ağustos 1997 - Başbakanlık Teftiş Kurulu Susurluk Raporu. Topal'ın öldürülmesiyle ilgili olarak Park Holding, Havaş ihalesi, TURGAY Ciner'in servetinin kaynakları, Topal'ın Havaş ihalesine Park Holding arkasına gizlenerek ve gizli ortak olarak katıldığı ve Holding'in gizli ve kirli işlerinin bulunduğu iddialarıyla da çeşitli yorumlar getirilmeye çalışılmaktadır. (Susurluk Raporu-Sayfa 60) Susurluk Raporu'nda isimleri yazılanlar açıklama üzerine açıklama yapmaya başladılar. Turgay Ciner, ‘‘Ömer Lütfü Topal'ı tanımam’’ demiş. Mehmet Ağar da komşusunun Ömer Lütfü Topal olduğunu bizler yazdıktan sonra farketmişti! Davut Kölük'ün kumarda kaybettiği paralar ve elinden giden mülkler Ömer Lütfü Topal'a gitmişti. İşte bu apartmanların bir dairesinde Mehmet Ağar, bir dairesinde de Ömer Lütfü Topal oturdu. Yıllarını emniyet teşkilatında geçiren, Emniyet Genel Müdürü, Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı olan Mehmet Ağar komşularını tanımadığını söylemişti.

*** Ağustos 1997 – Hopa Limanının satışının durdurulması. Erzurum İdare Mahkemesi, Hopa Limanının Turgay Ciner'e satışının durdurulması için Liman-iş sendikasının açtığı davayı değerlendirdi ve bu satış için ‘‘yürütmeyi durdurma kararı'' verdi.

*** Eylül 1997 - Kabadayı Park Holding’e geçti. Ciner'in satın aldığı Havaş'ın özelleştirilmesinden sorumlu Sivil Havacılık Genel Müdürü A. Kayıhan Kabadayı görevden alındıktan sonra Ciner'in sahibi olduğu Park Holding'e geçti.

*** Eylül 1997 - Turgay Ciner'den charter şirketi. Turgay Ciner, ‘‘charter’’ seferleri düzenlemek ve kargo taşımacılığı yapmak amacıyla ‘‘Havaş’’ adıyla yeni bir şirket oluşturdu. İstanbul'da kurulan ‘‘Havaş Turizm Seyahat ve Kargo Taşımacılığı A.Ş.’’nin sermayesi 5 milyar lira olarak belirlendi. Şirkette, Park Holding A.Ş. 4.8 milyar liralık pay alırken, kalan hisseler Turgay Ciner, Ertin Akgüç, İbrahim Başol ve Mehmet Kenan Tekdağ arasında paylaşıldı.

*** Aralık 1997 - HAVAŞ: Eroin Aktarma İstasyonu. 1993-1994 yılları arasında Şenol TUNÇ, Sadık KARA, Süleyman HANİLCİ, Mustafa AKMAN dört Türk Hava Yolları teknisyeni Avrupa havaalanlarında uyuşturucu ile yakalandılar ve verdikleri ifadelerde Ömer Lütfü TOPAL adına çalıştıklarını söylediler. Uyuşturucu ticareti için havaalanlarında bir merkez, bir üs edinmek isteyen Ömer Lütlü Topal, özelleştirme kapsamındaki HAVAŞ’ın ihalesine girdi ve firmanın %53’lük hissesi için 100 milyon dolarla en yüksek fiyatı verdi. TOPAL’ın bu girişimi dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar tarafından engellendi, Ağar Interpol’den TOPAL ile ilgili uyuşturucudan hüküm giydiği yolundaki belgeyi temin ederek, basına sızdırdı. Ayrıca resmi makamlara ve ilgililere “ABD Havaş’a talip Ömer Lütfü TOPAL konusunda Türkiye’yi Uyardı” haberini ortaya attı. “Dolar basan” işletmenin bu şekilde, Ağar’ın yönlendirmesiyle bir senelik karından daha az bir fiyat karşılığında Turgay Ciner’e ait YAZEKS firmasına satıldı. Mehmet Ağar’ın kardeşi, aynı zamanda Turgay Ciner’in askerlik arkadaşı Yunus Ağar’ın, hem Park Holding, hem de Yazeks’in yönetim kurulunda bulunduğu, Ağar kardeşlerin Park Holding’in gizli ortakları olduğu, Turgay Ciner’in Çiller’lerin yalı komşusu olduğu, Yunus Ağar’ın Ciner ile birlikte çalışmadan evvel Dinçkök ailesinin yanında çalıştığı, Dinçkök ailesi tarafından işletilen Akmerkez’de Yunus Ağar’a ait bir dükkanın bulunduğu ve sözkonusu dükkanın Alaattin Çakıcı’nın kardeşine ait dükkan ile komşu olduğu belirtilmiştir. Turizm Bakanı Bahattin Yücel’in de Ciner’i tanıdığı, Yücel’in Ciner ile DSP Milletvekili Hüsamettin Özkan kanalıyla tanıştığı, bakan olması karşılığında RefahYol koalisyonuna karşı çıkmayan Yücel’in 1.5-2 milyon dolar civarındaki ticari sıkıntısının Mehmet Üstünkaya’nın da devreye girmesiyle Ciner tarafından, Garanti Bankası’ndaki hesabından giderildiği. Ciner’in iş dünyasında Bezmen’lere ait Mensucat Santrali satın alarak yükseldiği, Ciner’in sözkonusu firmayı, ihalede Drej Ali’nin diğer alıcıları safdışı bırakmasıyla, çok ucuza kapattığı, Kilyos’ta büyük arazileri bulunan Ciner’in, Hopa Limanı ihalesini de kazanarak limanı 30 yıl işletme hakkını elde ettiği, HAVAŞ’ın Yazeks’e geçişinden sonra, Türkiye -Türk Cumhuriyetleri arasındaki tüm uçakların hizmetini HAVAŞ’ın yaptığı, yolcu sayısında bir artış olmamasına rağmen, çok sayıda uçak kalktığı ve uçakların yükünün fazla olduğu, sözkonusu fazla yükün muhteviyatının, denetimin Yazeks’te olmasından dolayı, bilinmediği, Yazeks’in Genel Müdürü Ökkeş Özuygur’un şimdiki adı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı olan Kamu Ortaklığı İdaresi’nin (KOİ) eski Başkanı, HAVAŞ Yönetim Kurulu üyelerinden Süleyman YAŞAR’ın ise, KOİ eski Başkan Yardımcısı olduğu, Özelleştirme İdraesi’nin HAVAŞ’ın satışında, satış fiyatı ve yatırım harcamaları açısından kamu yararını değil, özel şirketi koruduğu öne açıklanmıştır. Yunus Ağar’ın Almanya'da Eroin İle Yakalandığı, ZDF TV'nin kaçakçılıkla ilgili uzmanı Gürgen Roth’un olayı araştırıp doğruladığı, ancak çabalarına rağmen olayın belgelerine ulaşamadığı TBMM Susurluk Komisyonu raporunda bulunmaktadır.

*** Ocak 1998 - THY ile Swissair Group arasında işbirliği anlaşması. THY ile Swissair Group arasındaki stratejik işbirliği anlaşması, Başbakan Mesut Yılmaz'ın bizzat katıldığı bir törenle geçen hafta imzalandı. İşbirliğinin amacı; uçuş ağını genişletmek, yolcu potansiyelini, rekabet gücünü ve maliyeti yükseltmeden gelirleri artırmak olarak açıklandı. THY, milli havayolumuz. Orta Asya ve Afrika'ya zaten uçuyor, pazarı elinde tutuyor. Böyle olduğuna göre, Swissair'le Türkiye, Orta Asya ve Afrika hatlarının yolcu potansiyelini bölüşmek niye? Yüzde 60'ı Turgay Ciner'e ait olan HAVAŞ'ın yönetimi Swissair'in elinde bulunuyor. Catering hizmetlerinden sonra uçuş hizmetlerinin de Swissair'e ikram edilmek istenmesi anlaşılır gibi değil. T.C.'nin Başbakanı'nın, iki uçak şirketinin anlaşmasını Konut'ta imzalatması görülmüş şey midir? Yoksa ince pazarlıklar mı döndü? THY Kazakistan'a giden yolcusunu neden İsviçre havayoluna kaptırıyor?

*** Ocak 1998 - Tacakistan'la da büyük işler yapıyor olmalı. HAVAŞ'ın patronu Turgay Ciner'in ismini işdünyasında servetini Özbekistan ve Türkmenistan'da kurduğu fabrikalar ve pamuk işi sayesinde yaptığı söylentisi ile duymaya başladık. Dünyada uyuşturucu trafiğinde önemli bir kontrolü olan Tacakistan'la da büyük işler yapıyor olmalı ki, zor da olsa Tacikistan'ın Türkiye Fahri Konsolosu oldu. ABD'ye kaçan işadamı Halil Bezmen'in sattığı Mensucat Santral'ı sudan ucuz bir fiyata satın aldı. İhaleye ünlü kabadayı Ali Yasak’ın katıldığı ve Ciner'in işlerini rahatlattığı söylendi ve yazıldı. HAVAŞ ihalesine en yüksek parayı Ömer Lütfü Topal verdi; 100 milyon dolar. İşte o sırada imdada Interpol'ün Topal'ı aradığı bilgisi geldi. Topal zorla da olsa ihaleden el çektirildi ve ihale 36 milyon dolara Turgay Ciner'e kaldı. Türkiye'de ki komediye bakın Topal'ın ihaleye katıldığı şirketin adı MARBELA idi. Başında Murat Kutlu bulunuyordu. Murat Kutlu'nun babası nerede çalışabilir? Tabii ki özelleştirilecek olan HAVAŞ'ta. Üstelik Murat'ın babası Ahmet Kutlu Genel Müdürdü. İhale, Turgay Ciner'in üzerinde kaldı. Mehmet Ağar henüz Emniyet Genel Müdürlüğü'nde bulunuyordu. Interpol'ün Topal'ı aradığı bilgisini Ağar basına sızdırdı. Yunus Ağar, HAVAŞ satın alınır alınmaz burada çalışmaya başladı. Ağar ve Ciner birbirleriyle askerlik arkadaşı olduklarını ve iş bağlantılarının bulunmadığını açıkladılar.

*** Ocak 1998 - Beşiktaş'taki içsavaşın başrol oyuncusu Turgay Ciner. Ciner bugünlerde yine, Beşiktaş Başkanı Süleyman Seba'yı düşürmek için kolları sıvadı. 1996'da Klassis Oteli'nin sahibi ve kumarhaneleri olan Ahmet Hamoğulu ile birlikte yönetim kuruluna büyük para karşılığında seçilmişti. Seba, kendilerini verdikleri parayı da iade ederek kulüpten uzaklaştırdı. Ciner yeniden Seba nın yönetimdeki en yakın arkadaşı Oktay Çokyüksel'in listesinde Asbaşkan olmak için etrafa para saçmakta. Bu spor klüplerindeki yönetim kurulunun ne avantajı var ki astronomik rakamlar ortalarda dolaşıyor. Bir raporda bu klüplerdeki yöneticiler için yapılmalı. Sırf spor aşkından bu paraların döndüğünü zannetmiyorum! Besiktas yazari Attila Gökçe'nin agzindan: "...Besiktas tertemizdir... Sermayenin, ya da Politika'nin kulu, kolesi olmamistir... Besiktas Kulubunde politikacilari veya sermayeyi pesine takip veya onlarin pesine takilip delegelerin oyuyla kulup kaderine hukmeden maceraci Kongre Agalari bulamazsiniz... Zaman zaman kulubu canindan cok sevdigi halde gonlundeki heyacanlara gem vuramayan haytalar oprtaya cikmis olabilir... Ama onlarda zamanla uslanmislar ve olgunlasarak geriye cekilmislerdir". Ve ekliyor: "Besiktas, sirtina binmek isteyen politikacilari da silkelemistir, sirtindan sohrete ulasmak isteyen işadamı tipleri de...(Guncel Ornek: Ahmet Hamoglu, Turgay Ciner, Erdal Acar) Kisacasi, artik Besiktas'in bembeyaz bir gelenegi vardir... Besiktas'i ALTETMEK isteyenler degil, Kartal'a KANAT olmak isteyenler ancak yonetime talip olabilirler". Ahmet Fetgerilerin, Fuat Balkanlarin, Seref Beylerin, Abdulkadir Karamursellerin, Fehmi Eroklarin, ve nihayet BABA HAKKI'larin devami olan Besiktas Yonetimleri; sermayeye, politikaciya, parababalarina, ve mafyaya kul, kole olmamistir. "NE MUTLU BOYLE YONETIMLERI OLAN BESIKTAS'A" "NE MUTLU BOYLE YONETIMLERI OLAN BESIKTASLI'LARA"

*** Mart 1998 - Teşekkül Halinde Kaçakçılık. Turgay Ciner ve ortakları hakkında 'Teşekkül Halinde Kaçakçılık' yaptıkları gerekçesiyle Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 10 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

*** Mart 1998 - HAVAŞ'ın tamamı Ciner'in. Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK), Havaalanları Yer Hizmetleri A.Ş'deki yüzde 40 oranındaki kamu hissesinin Turgay Ciner'e satılması onaylandı. ÖYK'nın dünkü Resmi Gazete'de yayımlanan kararına göre, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) ve Türk Hava Yolları'nın Havaalanları Yer Hizmetleri A.Ş'deki yüzde 40 oranındaki kamu hissesi 27 milyon 100 bin dolara Turgay Ciner'e satıldı. Karar uyarınca, satış bedelinin 10 milyon 840 bin doları sözleşme tarihinde peşin olarak, 8 milyon 130 bin doları sözleşme tarihinden itibaren en geç bir yıl sonunda, kalan 8 milyon 130 bin doları da en geç 2 yıl sonunda ödeme tarihinde hesaplanacak faiziyle birlikte tahsil edilecek.

*** Mayıs 1998 – Ciner’e Nokta Özel Ödülü. Nokta Dergisi tarafından İstanbul-Maslak Princess Oteli'nde yapılan törende, İş Dünyasında: Halis Toprak, Müzikte: İbrahim Tatlıses, Politikada: Cumhur Ersümer ödül, Bülent Öztürkmen ve Turgay Ciner’e de Nokta Özel Ödülü verildi.

*** Temmuz 1998 – Çörtük ‘‘Yasalar POAŞ'ın bize verilmesini gerektiriyordu” dedi. Bayındır Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kamuran Çörtük, Petrol Ofisi'nin (POAŞ) Özelleştirme Kanunu'na dayanarak, ihalede en yüksek fiyatı veren Hayyam Garipoğlu yerine, İş Bankası, Bayındır Holding, Park Holding ve PÜİS'in oluşturduğu konsorsiyuma verilmesi konusunda, ‘‘Yasalar POAŞ'ın bize verilmesini gerektiriyordu. Böyle büyük ve stratejik kuruluşları devlet tek bir kişiye vermemeli’’ dedi. POAŞ için bir milyon dolar harcama yaparak araştırma yaptıklarını ve gerekli parayı bulduktan sonra ihaleye girdiklerini belirten Kamuran Çörtük, ‘‘POAŞ bayilerinden oluyan PÜİS’i, POAŞ'ın özelleştirilmesi gerektiğine inandırdım. Turgay Ciner derseniz, Türkiye'de yapılan özelleştirmede Havaş'ı almayı başardı, sonra halka açtı. En sonunda da İsviçreli Swissair ile ortak oldu. Niye Park Holding size ortak derseniz onu İsviçreliler'e de sorun. Almanya'nın en büyük kömür üreticisi ile birlikte Türkiye'de yüzde 50 ortaklıkla Beypazarı'nda kömür çıkartıyor. Neden Turgay Ciner, Almanlar'a sorun. Ben de bu işi en iyi bilen biri olarak Ciner'i yanıma aldım. İş Bankası'nı ise ihaleye iki gün kala teminat almak için gittim, biz de girelim diye onlardan teklif geldi’’ dedi.

*** Ağustos 1998 – Ciner’in Okul Kampanyaları. Fethullahçılar tarafından işletilen FEM Dershaneleri tanıtımlarında Ciner'in okul kampanyalarına geniş yer verdi.
*** Ağustos 1998 – THY'nin iç hatları Turgay Ciner'e devrediliyor.THY'nin iç hatları Ciner'e devrediliyor - Avrupa'nın 9'uncu büyük havayolu şirketi haline gelen THY, yeni kuracağı iç hat şirketinin yüzde 60'ını işadamı Turgay Ciner ve Swissair'in yan kuruluşu Crossair'a veriyor. POAŞ ihalesi ile adı gündeme gelen Park Holding'in patronu Ciner, yıllık 5 milyon 600 bin yolcu kapasitesi olan iç hatların kontrolünü eline geçirecek. THY'de bomba gibi patlayan haber şaşkınlık yaratırken, ‘‘THY, özelleştirme öncesinde birilerine peşkeş çekiliyor’’ yorumlarına neden oldu. Park Holding'in patronu Turgay Ciner geçtiğimiz aylarda yalnız iç hat uçuşları yapacak bir havayolu şirketi kurdu. Adı Park Ekspress olarak belirlenen şirket üç adet İngiliz yapımı RJ 100 uçağı siparişi verdi. Bu şirket üç uçağın Kasım, Aralık aylarında tesliminden sonra seferlere başlayacaktı. Bu havayolu şirketinin Genel Müdürlüğüne de THY'den ayrılan eski Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Başkanı Atilla Çelebi getirilmişti. Atilla Çelebi ile THY Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Cem Kozlu'nun da araları açıktı. Turgay Ciner'in şirketinin Genel Müdürü olan Atilla Çelebi'yi yanına almayıp Çörekçi Paşa ile geldiği THY Genel Yönetim Binası'nda yapılan toplantılarda yeni iç hat şirketinin yapısı belirlendi. Yüzde 40'ı Turgay Çiner'e, yüzde 20'si ise Havaş ortağı Swissair yan kuruluşu Crossair'e verildi. THY'de bu şirketin yüzde 40'ına sahip oldu. Hisselerdeki bu paylaşıma rağmen THY yeni iç hat şirketine filosundaki RJ 100 ve 70 uçaklarından 8 tane verecek. Ayrıca bütün rezervasyon sistemini, bakım merkezini, dispeç ofisini bu yeni şirkete kullandıracak. Yüzde 40 hisseye sahip Park Holding ise satın aldığı üç adet RJ100 tipi uçakla şirkette yer alacak. Swissair'in yan şirketi Crossair'in ise yeni iç hat şirketine 4-5 adet uçak vereceği öğrenildi. Crossair'in elinde bulunan ve üretimi durmuş olan Saab uçaklarını yeni şirkete vermeyi planladığı iddia edildi.

*** Ağustos 1998 – Cem Kozlu ‘‘Ciner kuracağı şirketle THY'ye rakip olacaktı. O yüzden ortak olduk”. Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Cem Kozlu ‘‘Ciner kuracağı şirketle THY'ye rakip olacaktı. O yüzden ortak olduk’’ dedi. THY'ye rakip olacak Ciner'in ısmarladığı uçak sayısı 3. Bu üç uçağın koltuk sayısı 277. İşte THY Yönetim Kurulu Başkanı'nı korkutan rakip bu. Bu yüzden ortak olup, üç uçağın üzerine 8 uçak koyuyorlar ve buna karşılık şirketin yüzde kırkını alıyorlar. Sadece o kadar da değil. Bir de THY'nin satış ve rezervasyon sistemini de yeni şirketin emrine veriyorlar. Yani aslında şirketin yüzde doksanı THY'nin ama THY yüzde 40'la yetiniyor. Üç uçaklı Turgay Ciner yüzde 40 alıyor. Yüzde 20 de Turgay Ciner'in ortağı Cross Air'e. Tabii rekabet falan palavra. Öyle olsa İstanbul Havayolları'nı da alırlardı, Pegasus'u da, Onur Air'i de. Cem Kozlu aslında Turgay Ciner'i sevmezdi. Ta ki, Ciner'in ortak olduğu Swiss Air Grubu'nun geçtiğimiz aylarda yapılan yemeğine kadar. O yemekte Kozlu ile Ciner arasındaki buzlar eridi. Çünkü Başbakan Mesut Yılmaz, o yemek öncesi Turgay Ciner, Cem Kozlu ve Swiss Air'in Başkanı'nı yanına alarak 1 saatlik bir görüşme yaptı. Ve Ciner-THY ortaklığının temelleri orada atıldı. Şimdi THY peşkeş çekiliyor. İlginçtir. Geçtiğimiz aylarda bir dostum Turgay Ciner'le, Başbakan'ın kardeşi Turgut Yılmaz'ı son derece samimi bir şekilde görmüş ve bana söylemişti. Alaattin Çakıcı ile yaptığı telefon görüşmesi geçen hafta Hürriyet'te yayınlanan Erol Evcil'in zengin olmasını sağlayan kaynak Türkiye İş Bankası'dır. Beş parasız Evcil, İş Bankası'ndan aldığı 40 trilyonla zengin olmuştur. Aynı Evcil daha sonra Türk Ticaret Bankası'nı almaya kalkışmış, bu işte ona yardım Alaattin Çakıcı'dan gelmişti. Ancak alamamıştı. Bu bankanın sahibi Korkmaz Yiğit oldu. Erol Evcil'i zengin eden İş Bankası geçenlerde gündeme POAŞ'ın alınması ile gündeme geldi. POAŞ'ı satın alan konsorsiyumda Bayındır Holding, Puis, İş Bankası ve Turgay Ciner vardı. Aynı Turgay Ciner şimdi de THY ile ortak şirket kuruyor.

*** Eylül 1998 - Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ahmet Çörekçi emekli olduktan sonra çalışmaya başladığı Turgay Ciner'in yanından tepkiler üzerine ayrıldı. Emekli Orgeneral Ahmet Çörekçi, 1932'de Çorum'da doğdu. 1995-1997 yılları arasında yani 28 Şubat dönemini de içine alan bir dönemde Hava Kuvvetleri Komutanlığı yaptı. Orgeneral Ahmet Çörekçi, Milli Güvenlik Kurulu'nun tarihi 28 Şubat kararlarını aldığı toplantısında Türk ordusunun üst komuta kademesi içinde Hava Kuvvetleri Komutanı sıfatıyla yer alıyordu. Çörekçi, selefi Orgeneral Halis Burhan'ın Hava Kuvvetleri komutanlığındaki görev süresi uzaması nedeni ile Orgenerallikte dört yerine beş yıl kaldı. Çörekçi Paşa, 1993-1995 arasında ise Genelkurmay 2. Başkanlığı yapmıştı. Emekli Orgeneral Çörekçi, bir havacı için eşi az bulunur bir şekilde, 1992-1993 arasında ise bir yıl da MGK Genel Sekreterliği görevinde bulundu. Refahyol'a en sert tepki gösteren generallerden biri olarak bilinen Orgeneral Çörekçi, 30 Ağustos 1997 tarihinde Hava Kuvvetleri'ndeki görevinden emekli oldu ve İstanbul'a yerleşti. Geçen bir yılı da emeklilik hayatına intibakla geçirdi. Kendisini başlıca hobisi olan resim çalışmalarına verdi, golf oynadı. Çörekçi, 1997 yazında Park Holding'in sahibi Turgay Ciner'den bir teklif aldı. Çörekçi'ye holding bünyesindeki Havaş'ın yönetim kurulu başkanlığı önerildi. Çörekçi ayrıca, Ciner'in İsviçrelilerle ortaklaşa kurduğu Park-Ekspress hava ulaşım şirketinin yönetim kurulu üyeliğinde de görev yapacaktı. Bu teklifkabul ederek Turgay Ciner’in yönetimi altına giren Çörekçi, Park Holding'in merkezinde kendisine ayrılan ofiste çalışmaya başladı. Çörekçi Paşa, yeni görevinde Turgay Ciner'le birlikte önce Devlet Hava Meydanları Genel Müdürlüğü'nü ziyarete gitti. Ardından Ciner'e, THY Genel Müdürü Yusuf Bolayırlı ile yaptığı görüşmede eşlik etti.. Çörekçi tepkiler üzerine bir süre sonra bu görevden ayrıldı. Daha sonra ise Ulusal Strateji Dergisi'nde yazılar yazmaya başladı.

*** Eylül 1998 - Beypazarı trona maden yatakları. Stratejik öneme sahip Beypazarı trona maden yatakları Turgay Ciner ile Kamuran Çörtük'ün oluşturduğu ortaklığa verildi. Kamu İşletmeciliğini Geliştirme Merkezi Vakfı (KİGEM) maden yataklarının devrine karşı iptal istemiyle dava açtı.

*** Eylül 1998 - Türk Hava Yolları'nın, iç hat uçuşlarında ortak şirket kurma çalışmaları. Kamuoyunda tepkilere yolaçan Türk Hava Yolları'nın, iç hat uçuşlarında İsviçreli Swiss Air grubu ile ortak şirket kurma çalışmalarının ardında Turgay Ciner ile Başbakan Mesut Yılmaz'ın kuzeni Mehmet Kutman'ın bulunduğu ve Kutman'ın Swiss Air'in Türkiye'deki danışmanı olduğu ortaya çıktı. Hava İş Sendikası'ndan yapılan açıklamada "Havaş özelleştirme adı altında yok pahasına Turgay Ciner'e adeta ikram edilmiş Turgay Ciner de daha iki yıl dolmadan şirketin hisselerinin büyük bölümünü Swissair'e devretmiştir" denildi.

*** Eylül 1998 - Turgut Yılmaz “Benim bu tip insanlar ile hiçbir menfaat ilişkim olamaz’’ dedi. Turgut Yılmaz bahsedilen samimi pozun İlhan Kesici'nin 29'da verdiği bir davette olduğunu, Zafer Mutlu ile aynı masada oturan Turgay Ciner'in yanına gitmediğini, Zafer Mutlu'nun yanına gittiğini, o arada Turgay Ciner'le de üç beş kelam ettiğini, Turgay Ciner’le bir kez de Hopa'da beraber olduklarını, belirterek ‘‘Başbakan Ciner'in yaptırdığı bir okulun temelini atacaktı. Ben de o nedenle oradaydım’’ demiştir. THY'nin Ciner'le ortaklığından gazeteden okuyunca haberi olduğunu, bu konuyla hiçbir ilişkisinin bulunmadığını belirten Turgut Yılmaz “Benim bu tip insanlar ile hiçbir menfaat ilişkim olamaz’’ dedi.

*** Eylül 1998 - Turgay Ciner “Artık THY ile ortak şirket kurmayı düşünmüyorum” dedi. Turgay Ciner “Artık THY ile ortak şirket kurmayı düşünmüyorum, kendi 5 uçaklık şirketim ile iç hat uçuşları yapacağım, ancak Swiss Air’in görüşmelere devam ediyor, yarın öbürgün THY ile anlaşırlarsa Swissair ile aramızdaki anlaşma gereği bana da ortaklık teklif etmek zorundalar” demiştir.

*** Eylül 1998 - Aile içi ticaret. Mesut Yılmaz'ın, Başbakan olduğu günden beri THY yüzünden başı ağrıyor. Bacanağını yönetim kuruluna atadığı için epey kıyamet kopmuştu. Ancak Yılmaz, bacanağının dürüst olduğunu söyleyerek bu işi kapatmıştı. Şimdi Mesut Yılmaz'ın bir başka dürüst akrabası daha bu işin içinde. Kuzeni... Mehmet Kutman... Yani Global Menkul Kıymetler'in sahibi olan kuzeni. THY ile ortaklık kurarak Türkiye'de iç hat taşımacılığı yapmak isteyen Turgay Ciner - Swiss Air ortaklarından Swiss Air'in Türkiye'deki danışmanı işte bu Mehmet Kutman. Yani Swiss Air adına Türkiye'de işleri Mehmet Kutman götürüyor. Başbakan'ın kuzeni, THY'nin satışına aracılık yapıyor. Hele bir de THY adına görüşmeleri de bacanak götürüyorsa al gülüm seyreyle... Aile içi ticaret diye buna derler.

*** Eylül 1998 - Milli Hava Yolu şirketimizin iç hatlarını ele geçirme planı. Geçtiğimiz hafta çöken borsalar, Çakıcı olaylarının arasında THY gündeme girdi. Milli Hava Yolu şirketimizin iç hatlarını zaman içinde ele geçirmeyi hedefleyen bir plan ortaya çıktı. İç hatlar pastasının önemli dilimi garip bir sofrada yenilecekti. Aksini iddia edenin alnını karışlarım. Turgay Ciner'in patronu olduğu Park Holding yeni iç hat şirketine ortak olacaktı. Swissair'in yan kuruluşu Crossair'de hisse alacaktı. Park Holding'in Havaş'ı Swissair ile ortaktı ve ortaklıktan da yakın bir ilişki içindeydi. Görünen Park Holding yeni iç hat ya da tam adıyla Türk Bölgesel Havayolu şirketini ele geçirecekti. Önce, Ankara-Siirt seferleri yapılacaktı ama sonra Bodrum, Dalaman, Antalya, Ankara-İstanbul gibi ballı hatlar gündeme gelecekti. THY bu işe 13 uçak verecek, Park Ekspress ise üç ya da 5 uçakla katılacaktı. Crossair ise belki uçak bile vermeyecekti. Bakım, Rezervasyon, Dispeç, yetenekli personel hepsi THY'nin cebinden çıkacaktı. Böylesi bir ortaklık çok 'ballı' olacaktı. Bal tutanlar bal kavanozunu götüreceklerdi. Turgay Ciner bu işten çekildiğini söylemiş. Ama THY Swissair ile yüzde 50 yüzde 50 bu şirketi kurduğunda yine Ciner önemli ortak olacak. Sonuç bir kandırmacadan kurtulmayacak.

*** Ekim 1998 – Hikmet Çetin, Süleyman Seba ile Turgay Ciner'i barıştırdı. TBMM Başkanı Hikmet Çetin, Beşiktaş Külübü Başkanı Süleyman Seba ve eski Asbaşkan Turgay Ciner'i biraraya getirerek barıştırdı. Hikmet Çetin, Rekabet Kurubu Başkanı Aydın Ayaydın ile birlikte önceki akşam Ceylan Oteli'nde, Rekabet Kurulu'nun verdiği resepsiyonda, uzun süredir konuşmayan Başkan Süleyman Seba ile daha önce yönetiminde asbaşkanlık görevi yapan Turgay Ciner'i barıştırdı.

*** Ekim 1998 – Ciner medyaya adım attı. Turgay Ciner Dinç Bilgin yüzde 50 hisseyle ortaklık kurarak medyaya adım attı. Ciner daha sonra ATV'nin yüzde 20 hissesini satın aldı.

*** Ekim 1998 – İdare Mahkemesi, Petrol Ofisi satışı durdurdu. Ankara 6. İdare Mahkemesi, Petrol Ofisi A.Ş.'nin yüzde 51'lik hissesinin İş Bankası, Bayındır ve Park Holding grubuna satışı konusunda yürütmenin durdurulmasına karar verdi. Davayı Petrol-İş Sendikası açmıştı. Petrol Ofisi A.Ş'nin (POAŞ) yüzde 51 oranındaki hissesinin blok satış yöntemiyle özelleştirilmesine ilişkin pazarlık görüşmelerinde, en yüksek teklifi 1 milyar 160 milyon dolar ile Hayyam Garipoğlu'nun da ortak olduğu Akmaya-Orteks Ortak Girişim Grubu vermişti. İhalede ikinci en yüksek teklifte ise Doğuş Holding-Garanti Bankası A.Ş. Ortak Girişim Grubu bulunmuştu. Türkiye İş Bankası A.Ş-Bayındır İnşaat Turizm Tic. ve San. A.Ş (sahibi Kamuran Çörtük)-Park Holding A.Ş (sahibi Turgay Ciner)-Petrol Ürünleri Tur. ve Nak. A.Ş. (PÜAŞ) Ortak Girişim Grubu ise üçüncü sırada en yüksek teklifi vermişti.

*** Ekim 1998 – Teminatı kurtarma telaşı. İhalede üçüncü olmalarına rağmen Petrol Ofisi'nin yüzde 51'ini 1 milyar 160 milyon dolara almaya soyunan İş Bankası-Bayındır-Park-PÜAŞ konsorsiyumu, şimdi de 50 milyon dolarlık teminatı kurtarma telaşına düştü. Konsorsiyum, bir yandan mahkemenin yürütmeyi durdurma kararına sığınırken, diğer taraftan da Rekabet Kurumu kararını gerekçe gösteriyor.

*** Kasım 1998 – 8 milyon dolarlık kara para dosyası DGM'de. Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, bir kıyı bankası ile ilgili 8 milyon dolarlık kara para aklama dosyasının tamamlanarak İstanbul DGM'ye gönderildiğini açıkladı. Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, Kamuran Çörtük'ün Bayındır Holding'i ile Turgay Ciner'e ait Park Holdig'in de son olaylar nedeniyle incelenip incelenmediğinin sorulması üzerine Temizel, ‘‘Bağlantı, belirli işlemler nedeniyle vardır zannediyorum’’ dedi.

*** Kasım 1998 – Güc Simsarı veya Nüfuz Taciri. ‘Power broker’ diye bir tabir vardır. Türkçesi güç simsarı. Daha anlaşılırı nüfuz taciri. Bunlar siyaset ve ekonomi dünyası üzerindeki güçlerini, ihtiyaç duyanlar adına kullanır ve bunun karşılığında menfaat elde ederler. Kamuran Çörtük geçmişte çok konuşuldu. Süleyman Demirel'e ve Demirel'in kayınbiraderi Ali Şener'e yakınlığı nedeniyle devlet içinde kayrıldığı, buradan kaynaklanan gücüyle şirketine çıkar sağladığı iddia edildi. Ancak şimdi işin boyutu değişmiş. Daha önce siyasetteki nüfuzunu ve gücünü kendi için kullanan Çörtük'ün son dönemde bu gücü başkalarına da kiralamaya başladığı görülüyor. Mesela Bolu Tüneli'ni inşa eden Astaldi firmasının Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile sorunları var. Fiyat konusunda anlaşamıyor ve inşaat yürümüyor. Sonra birdenbire iş çözülüyor. Astaldi, Çörtük'ün Bayındır İnşaat'ı ile ortak oluyor ve inşaat tekrar başlıyor. Astaldi, ‘‘Türkiye'de iş yapmayı bilen bir grupla anlaşarak sorunları aştıklarını’’ duyuruyor. Turgay Ciner, POAŞ ihalesini almak istiyor. Ancak Başbakan Yılmaz, partili arkadaşlarına bile Ciner için ‘‘Mafya’’ tanımlamasını yapıyor. Ciner, Çörtük'le ortak olarak POAŞ ihalesine giriyor. Ve ihaleden üçüncü çıktığı halde ihaleyi bu ortaklık alıyor. Bu arada Başbakan Yılmaz'ın kuzeni de bu ortaklığa danışmanlık yapıyor. Bu da işin cilası. Korkmaz Yiğit Türkbank ihalesine giriyor. Ancak Başbakan kendisini sevmiyor. O da Ciner'in izinden gidiyor. Çörtük'ü devreye sokuyor. Başbakan Yiğit'e ileteceği mesajları Çörtük'le iletiyor. Fiyat kızıştırma işini konuyla alakasız Çörtük yapıyor. Yiğit Türkbank ihalesini, Çörtük de Yiğit'in televizyonunu alıyor. Çörtük'ün şirketlerinin reklam işlerini Penajans DMB&B yürütüyor. Bu iktidar döneminde kamunun pek çok önemli reklam işi Penajans DMB&B'ye veriliyor. Daha da komiği Penajans'ın ortaklarından Bülent Özveren, Çörtük'ün Korkmaz Yiğit'ten satın aldığı Genç TV'nin başına getiriliyor. Her yer Çörtük kokuyor.

*** Kasım 1998 – Havaş'ın parkına kaçakçılık baskını. Uçaklara yer hizmeti veren, Turgay Ciner'in sahibi olduğu Havaş'ın, Atatürk Havalimanı'ndaki kargo bekleme parkına, Gümrük Muhafaza Ekipleri tarafından dün öğle saatlerinde düzenlenen baskın sırasında belirlenen eşya, ‘kaçak’ olarak değerlendirildi. Gümrük yetkilileri, parkta bulunan yangın alarm malzemesi, uçak yedek parçası ile savaş yıllarında Bosna'ya gönderilmek üzere bağışlanmış tekerlekli sandalye, giyecek ve tıbbi yardım malzemesinin kaçak olduğunu belirttiler. Gümrük Muhafaza yetkilileri, ‘‘Gümrüğün burada bulunan eşyalardan haberdar olması gerekir. Buradaki malzemeler yurtdışına gönderilmiş gösterilip karşılığında teşvik, vergi iadesi gibi menfaatler sağlanmış olabilir. Sorumluluk taşıyıcı havayolu şirketine değil, hizmeti veren aracı firmaya, yani Havaş'a aittir’’ dediler. Havaş görevlileri ise parkın kendilerine ait olduğunu, ancak buradaki eşyanın taşıyıcı firma sorumluluğunda bulunduğunu belirttiler.

*** Kasım 1998 - Hükümet Ciner'in sahibi olduğu şirketlere Sinop-Samsun-Ordu elektrik dağıtım bölgesi, Çayırhan Termik Santralı ve Çayırhan maden yatağı ile Hopa Limanı'nı verdi. Hopa Limanı özelleştirme ihalesini kazanan Ciner bu ihale sırasında 'mafya' suçlamalarının muhatabı olmuş ve sözkonusu ihaleyi değerinin çok altında kazandığı iddiaları gündeme gelmiştir. Özelleştirilen Kemer Marina'yı da satın alan Ciner, böylelikle Türkiye'den yurtdışına havadan ve denizden çıkış noktalarında etki kazanmıştır. Genelkurmay Başkanlığı Şubat 1997 tarihinde güvenlik kuruluşlarına yolladığı bir yazıda, limanların özelleştirmeleri konusunun hassasiyetine değinilerek, gümrüklerin öteden beri yasadışı işler yapmak isteyenlerin iştahını kabarttığını, HAVAŞ'ın sahibi durumundaki Turgay Ciner'in Hopa limanı ihalesini de kazandığını, bahsekonu şahıs hakkında bazı yayın organlarında yasadışı işlere bulaştığı yönünde iddiaların gündeme geldiğini vurgulamıştır. "Kurye Kız Dilek Örnek” olayına da değinen yazıda, özellikle hava limanlarındaki yer hizmetlerinin özel sektöre devrinden sonra bu tür karapara aklama ve kaçakçılık faaliyetlerinde artış kaydedildiğine dikkat çekilmiştir. Ciner, özelleştirilen Çayırhan Termik Santralı ve Orta Anadolu Linyit İşletmesi'ni de temmuz ayında devraldı. Sadece iki ünitesi 550 milyon dolara malolan santralın dört ünitesini ve yanında bir de linyit işletmesini 185 milyon dolara alan Ciner'in, zamanında TEAŞ'ta Termik Santrallar Daire Başkanı olan ve hakkında 350 milyar liralık zimmet davası açılan İbrahim Günaydın'ı devirden sonra Park Teknik'e genel müdür yapması ayrıca ilgi çekti.

*** Kasım 1998 – Kaçak Mercedes İthali. İstanbul Mali Şube Müdürlüğü'ne bağlı dedektifler Turgay Ciner'i gözaltına aldılar. Park Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Havaş'ın hissedarlarından Turgay Ciner, kaçak olarak Türkiye'ye sokulduğu belirtilen Mercedes otomobillerle ilgili olarak Cinerler Otomotiv'in 5 yöneticisi ile birlikte önceki gece gözaltına alndı. Şirketin 19 Mercedes'ine el konuldu. İhbar üzerine harekete geçen Mali Şube Gümrük Kaçakçılık Bürosu ekipleri, Kalamış'taki Cinerler Otomotiv Şirketi'ne önceki gün akşam saatlerinde baskın yaptılar. Burada yapılan incelemede 1990 yılından itibaren Erenköy Gümrüğü'nden girişi yapılan Mercedes otomobillerden birçoğunun evraklarında eksiklikler bulunduğu belirlendi. Mercedeslerin kaçak olarak yurda sokulduğunun tesbit edilmesi üzerine, şirketin 5 yöneticisi gözaltına alındı, şirkette bulunan veya satılan değişik modellerde 19 Mercedes'e el kondu. Bu arada şirketin üzerine göründüğü Park Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Havaş'ın hissedarlarından işadamı Turgay Ciner de, saat 02.00 sıralarında evinde gözaltına alındı. Ciner, sabaha karşı götürüldüğü Haseki Hastanesi'nde doktor kontrolünden geçirildikten sonra, Mali Şubede sorguya alındı. Ciner ve adamlarının sorgusu için Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı'ndan 3 gün ek süre alındı. Ciner ve adamlarının 1918 sayılı Gümrük Kanunu'na muhalefetten sorgulandıkları bildirildi. Şirketin 1990-1991 yıllarında bu şekilde 60 Mercedes'i Türkiye'ye soktuğunun belirlendiğini kaydeden Mali Polis yetkilileri, Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatı üzerine gözlem altına alınan Ciner ve 5 görevlinin, 1918 sayılı 'Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun'a aykırı hareket ettikleri gerekçesiyle sorgulandıklarını bildirdi.

*** Kasım 1998 - Ciner'e, tehditten gözaltı. Organize Suçlar ve Silah Kaçakçılık Şube Müdürlüğü ekipleri, Park Holding'e bağlı CEYTAŞ adlı firmadan 192 milyar liralık iplik alan Büyük Tekstil AŞ'nin sahibi Recep Akın'ın, Ciner'in adamları tarafından darp edildiğini öne sürerek, şikayette bulunması üzerine Turgay Ciner'i gözaltına
aldı. Kaçak Mercedes soruşturması çerçevesinde geçen hafta Mali Polisin gözaltına alıp, serbest bıraktığı Park Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve HAVAŞ'ın hissedarı Turgay Ciner, dün yeniden gözaltına alındı. Ciner'in sahibi olduğu Park Holding'e bağlı CEYTAŞ adlı firmadan 192 milyar liralık iplik alan Büyük Tekstil A.Ş'nin sahibi Recep Akın, borcuna karşılık çek verdi. Bir süre önce İstanbul DGM'ye başvuran Akın, borcunu ödemediği gerekçesiyle Ciner'in adamları tarafından darp edildiğini ve burnunun kırıldığını söyledi. DGM'nin talimatı üzerine, Ciner, Organize Suçlar ve Silah Kaçakçılık Şube Müdürlüğü ekiplerince gözlem altına alındı.

*** Kasım 1998 - Petrol Ofisi'ni alanlar parayı denkleştiremiyor. Demirel Ailesi'ne yakınlığıyla bilinen işadamı Kamuran Çörtük ile ortaklaşa Petrol Ofisi'nin özelleştirme ihalesine giren Ciner 1 milyar 160 milyon dolara kazandıkları ihalede 580 milyon dolarlık peşinatı ödeyemedi. Bugüne kadar yapılan en büyük özelleştirme olan Petrol Ofisi'nin (POAŞ) satışında ilginç bir gelişme yaşandı. Özelleştirme İdaresi'yle yapılan anlaşma gereğince, POAŞ'ın alım bedeli olan 1 milyar 160 milyon doların yarısı olan 580 milyon doların en geç 3 Kasım tarihinde ödenmesi gerekiyor. Bu arada, Bayındır Holding ve Park Holding, 580 milyon dolarlık ilk ödeme içinde kendi paylarına düşen parayı bulabilmek için aynı ortaklık içindeki başında Genel Müdürü Ünal Korukçu’nun bulunduğu İş Bankası'nın kapısını çalarak kredi talebinde bulundu. Bu noktada, İş Bankası'nın yönetiminde bulunan CHP'li 4 üye, bankanın POAŞ'daki ortakları Bayındır ve Park gruplarının paylarına düşen parayı İş Bankası'ndan kredi şeklinde almalarına karşı çıkınca İş Bankası kredi talebini geri çevirdi. POAŞ için paylarına düşen parayı İş Bankası'ndan alamayan Bayındır ve Park Holding, yurtdışından kaynak arayışına giriştikleri öğrenildi. İş Bankası'nın mafya lideri Alaattin Çakıcı'ya yakınlığıyla tanınan işadamı Erol Evcil'e verdiği kredinin batık çıkmasından sonra, banka yönetiminde bulunan CHP'li 4 üye, alınan tüm kararları çok titiz şekilde incelemeye aldılar.

*** Kasım 1998 – Ciner birkaç yıl içinde Türkiye'nin en büyük 10 holdinginden birinin sahibi nasıl oldu? Türkiye Maden-İş Sendikası Maliye Bakanlığı'na başvurarak birkaç yıl içinde Türkiye'nin en büyük 10 holdinginden birinin sahibi olan Ciner'in bu kadar kısa bir süre içinde böylesine büyük bir malvarlığına nasıl sahip olduğunun incelenmesi istedi. Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, Turgay Ciner'in sahibi olduğu Park Holding hakkında kara para bağlantılı işlem yapıp yapmadığına ilişkin inceleme başlattı.

*** Kasım 1998 - Başbakan Mesut Yılmaz kuzeni Mehmet Kutman ile Turgay Ciner'in organizasyonunu yaptıkları ''Finans Fuarı''nın açılışını yaptı. Başbakan Mesut Yılmaz, Global Menkul Değerler Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı kuzeni Mehmet Kutman ile Turgay Ciner'in organizasyonunu yaptıkları ve 2 milyon dolarlık maliyetinin büyük bir bölümü de devlet tarafından karşılanan ''Finans Fuarı''nın açılışını yaptı. Mesut Yılmaz ana muhalefet lideri olarak dürüstlük diye bağırıyordu. Seçimde ve sonrasında da sloganları dürüstlüktü. Kitleler Yılmaz'a dürüst diye oy verdiler. Yılmaz başbakan olduktan sonra Türk Hava Yolları'ndaki ‘‘Bacanak’’ meselesi dile geldi. Yılmaz, bacanağının dürüstlüğü konusunda da kitleleri ikna etmeyi becerdi. THY'nin ortaklığı meselesi Mesut Yılmaz'ın dürüstlüğü ile ilgili olarak soru işaretlerinin ilki değilse de, ilklerinden biri ve somutu olarak çıktı. Dün akşam Dolmabahçe Sarayı'nda verilen bir davet ve konser ise bu konudaki en büyük soru işaretlerinden biri olacak. Global Menkul Değerler dün Dolmabahçe Sarayı'nda bir gece düzenledi. Gecenin nedeni Cumhuriyetimiz'in 75. yılı... Gece Başbakan Mesut Yılmaz'ın himayelerinde yapılıyor, gecenin hamisi Başbakan Yılmaz. Ne alaka değil mi? Bir borsa şirketine hamilik yapmak Başbakan'a kalmış. Bir başbakan bir ticari kuruluşa nasıl hami olur? Dünyanın herhangi bir yerinde bir örneği var mıdır? Bir vakıf, bir dernek olsa amenna. Ama değil. Bir şirket. Hem de borsa şirketi. Global Menkul Değerler. Bu bir şirketi kayırmak değil midir? Kayırmaktır elbet. Ama normal. Çünkü Global Menkul Değerler'in Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman Başbakan'ın akrabası; kuzeni. Bacanaktan sonra şimdi de kuzen vakası... Bu da dürüstlük adına yapılıyorsa... THY'nin çok verip az aldığı ortaklıkla ilgili aracılığı Başbakan'ın bizzat yaptığı yazıldı. Cem Kozlu'nun THY'nin Turgay Ciner ve Swiss Air ile ortaklığına baştan beri karşı olduğunu ancak Başbakan'ın emriyle bu işi yapmak zorunda kaldığını söyleniyor. Cem Kozlu bugün THY'nin yanı sıra Coca Cola'nın da en önemli profesyoneli. Yani aç değil açık değil. Pırıl pırıl adını başbakan emriyle kirletmemeli. Basıp istifayı çıkmalı. Mesut Yılmaz bugün var yarın yok. Ama pırıl pırıl bir isim insana her zaman lazım. Evlatlara bırakılacak en değerli şey, namuslu ve onurlu bir ad.

*** Aralık 1998 – Ciner Ceytaş’ı kapattı. Ciner, Tefeci Malki cinayetine adının karıştırılmasına kızdığı için fabrikası Ceytaş’ı kapatma kararı aldı. Fabrikada çalışan 500 kadar işçi de eş ve çocuklarıyla birlikte E-5 Karayolu'nu bir süre ulaşıma kapattılar.

*** Aralık 1998 – Havaş’ı satacak. Turgay Ciner Havaş'ı satmaya karar verdi.

*** Aralık 1998 – Ceytaş gözaltında. İMKB Ciner'in borsada işlem gören şirketi CEYTAŞ'ı gözaltı pazarına aldı.

*** Ocak 1999 – Nesim Malki’ye 23 milyon dolar borç. Öldürülen tefeci Nesim Malki'nin borç defterinde Turgay Ciner'in 23 milyon dolar kaydının bulunduğu açıklandı.

*** Ocak 1999 – Siska sermaye artırımına gitti.Park Holding'in sahibi olan Turgay Ciner'in şirketi Siska İnşaat Taahhüt Mimarlık ve Mühendislik A.Ş. de sermaye artırımına gitti. Sermayesini 10 milyar liradan 400 milyara çıkaran şirket, artırımın tamamını nakit olarak yaptı.

*** Şubat 1999 – Başbakandan Ceytaş ricası. Başbakan Bülent Ecevit, Turgay Ciner'in üretimini durdurduğu Ceytaş fabrikasını "rica ederek" yeniden çalıştırmaya başlattı.

*** Şubat 1999 - Turgay Ciner’in kaçakçılık davaları birleştirildi. Turgay Ciner ve kardeşi Tuncer Ciner ile altı şirket yetkilisi hakkında, Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı'nın suç duyurusu üzerine açılan kaçakçılık davasının dosyası daha önce sanıklar hakkında Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde aynı suçlamayla açılan iki ayrı davanın dosyasıyla birleştirildi. Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde önceki gün görülen davada, Turgay ve Tuncer Ciner'in yanısıra Gemici Turizm Hizmetleri Tic. A.Ş’nin Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Özden Özdemir, şirket çalışanlarından Refik Sarper, Sıtkı Eryiğit, İbrahim Koray Ünlü, Rıdvan Çelebi, Özgür Özdemir, toplu kaçakçılık suçlamasıyla, 10 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Sanıkların ayrıca, dava konusu 69 Mercedes'in bedellerinin altı katı kadar para cezası ödemeleri isteniyor. 1995'ten beri devam eden davanın dünkü duruşmasına Tuncer Ciner 'Antalya'daki sel felaketi nedeniyle,' diğer sanıklar Turgay Ciner, Rıdvan Çelebi ve Özgür Özdemir de çeşitli mazeretleri olduğu gerekçesiyle katılmadı. Öte yandan Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen aynı sanıkların 'Teşekkül Halinde Kaçakçılık' iddiasıyla yargılandıkları dosya, yetkisizlik kararıyla Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Mahkeme heyeti, Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dosyayı, yine Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve 1995 yılından bu yana devam eden kaçakcılık dosyasıyla, son olarak haklarında aynı suçtan 1998 yılında açılan davayla birleştirdi.

*** Mart 1999 - Askerlere iç çamaşırı üretecek. Ecevit'in sağ kolu Hüsamettin Özkan'la pek bir samimi olan Turgay Ciner’in Türk Silahlı Kuvvetleri'ne iç çamaşırı satmak için anlaşmış olduğu belirtildi. Askerlere don fanila üretecek olan Ciner sıkıntıda olan sektör tekstilden, konfeksiyonculuğa adım atacak.

*** Mart 1999 – Mercedes’ler sahiplerine iade edilecek. Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı'nın suç duyurusu üzerine Turgay Ciner, kardeşi Tuncer Ciner ve 6 şirket yetkilisi hakkında teşekkül halinde kaçakçılık yaptıkları iddiasıyla, 15 yıla kadar ağır hapis cezası istemiyle açılan davada, kaçak oldukları gerekçesiyle el konan Mercedes otomobillerin sahiplerine iadesine karar verildi.

*** Mart 1999 – Penyelüks'e 7 ayrı çek haczi. Park Holding'in sahibi Turgay Ciner’in, “Çamaşır Kralı” Cüneyt Ayral'dan aldığı Penyelüks aleyhinde bir kısmı karşılıksız 9 çek yüzünden 7 ayrı ihtiyati haciz kararı alındı. Miktarı 10 milyar lirayı aşan karşılıksız çeklerin bir kısmında Ciner'in ekonomik kriz nedeniyle faaliyetine son vermeyi düşündüğü Park Tekstil'in ciroları da bulunuyor. İstanbul 3'üncü Asliye Ticaret Mahkemesi toplam miktarı 10 milyar lirayı aşan başvuruların tümünü kabul etti.

*** Temmuz 1999 – Yönetmelik değişikliğine AB kılıfı. Ulaştırma Bakanlığı bürokratları gece yarısı gerçekleştirdikleri yönetmelik değişikliğine geçici de olsa kılıf bulmuşlar. ‘‘Efendim, Avrupa Birliği'ne girmek için gerekli olan uyum yasaları çerçevesinde sivil havacılık yönetmeliğini Avrupa Sivil Havacılık otoritesinin şartlarına göre değiştirdik.’’ Değiştirilen yönetmenlikte ondan fazla madde içinde onları haklı çıkaracak belki bir iki madde vardır. Ancak bir havayolu kurulabilmesi için üç uçak şartının bire indirilerek Air Rose Havayolu'na kıyak çekmenin kılıflanacak hiçbir yanı yok. Avrupa Sivil Havacılık otoritesinde böyle tek uçakla havayolu şirketi kurulmasına izin verilmesi yönünde bir madde yok. Hangi maddede varsa onu bize belgelendirsinler, tek uçakla ve geçici ruhsatla aylardır uçan Demirel'lerin Air Rose'una kıyak geçmelerini unutalım. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün eski Genel Müdürü A. Kayhan Kabadayı, Havaş'ın özelleştirilmesi sırasında işadamı Turgay Ciner ile tanışır ve bu konuda işbirliğine giderler. Görevden alındıktan sonra, Turgay Ciner bu eski genel müdüre yüklü bir maaşla iş teklif eder ve genel müdür memuriyet hayatında ikinci kez istifa ederek Park Holdıng'e geçer. Aynı zamanda THY Genel Müdürü Atilla Çelebi de oraya gitmiştir. Park Express diye bir havayolu kurulur, THY'nin iç hat uçuşlarının özelleştirilmesi gündemdedir. Park Express bu özelleştirmeye talip olmak üzere kurulur. Ancak Ulaştırma Bakanlığı'ndan işletme ruhsatı alınmalıdır. Bakanlığa müracat edilir. Kademeli olarak 3 uçak getirileceği belirtilir. Ancak, uçağın aynı anda Türk tesciline geçirilmesi söz konusu olduğundan Bakanlık'ta kabul görmez. Bu arada THY'nin özelleştirilmesi gündemden düşer, Turgay Ciner hakkında basında bir takım yazılar çıkar ve Park Express bu projeyi askıya alır. Ancak, Kayhan Kabadayı'nın giderayak genel müdür yardımcısı yaptığı Selçuk Kileci vasıtasıyla, Sivil Havacılık üzerindeki etkisi devam eder. Yönetmelik değişikliği gündeme geldiğinde -Demirel'lerin rüzgárından dolayı- Air Rose 2 uçak getirmişken, Park Express düşünülerek tek uçakla ruhsat alınabilir hale getirilir. Ulaştırma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Hasan İşgüzar, Demirel'lere yaranayım derken, Kayhan Kabadayı'nın adamı olan Genel Müdür Yardımcısı Selçuk Kileci tarafından oyuna getirilerek, Park Express’e yani Turgay Ciner'e hizmet eder.

*** Ekim 1999 - Ciner'in okulunu Mesut Yılmaz açtı. Turgay Ciner’in babasının ismini verdiği Hopa Hüsnü Ciner İlköğretim Okulu'nu açılışını ANAP lideri Mesut Yılmaz yaptı. Başbakan Mesut Yılmaz, önceki gün Hopa, Çayeli ve Rize'de açılışlar yaparken, dün de aynı süratle temel attı, kurdela kesti. Yılmaz'ın yaptığı açılışlar arasında en dikkat çekeni ise Susurluk Raporu'nda adı geçen HAVAŞ'ın sahibi Turgay Ciner'in Hopa'da yaptırdığı okulun açılışı idi. Açılışta Yılmaz, Ciner'le öpüştü ve bir süre de sohbet etti.

*** Ekim 1999 - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, ‘‘Türkiye'nin Ciner gibi insanlara ihtiyacı var” dedi. Beşiktaşlı eski ve yeni yöneticilerle siyah beyazlı futbolcular dün Hopa'da eski Asbaşkan Turgay Ciner'in yaptıdığı ilköğretim okulunun açılışında biraraya geldiler. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, açılışta yaptığı konuşmada, ‘‘Türkiye'nin Ciner gibi insanlara ihtiyacı var. Hizmet veren insanları gönülden alkışlıyorum’’ dedi

*** Kasım 1999 - Ciner’e iki yıl hapis istemi. Turgay Ciner hakkında, Taksim'de satın almak istediği 5 katlı apartmanda, resmi işlemler yapılmadan ve parayı vermeden, kapıya kilit vurup, kiremitleri, pencereleri sökerek tadilata başladığı iddiasıyla, Beyoğlu 10. Asliye Ceza Mahkemesi'nde 2 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Şehit Muhtar Caddesi’nde, altında Gün Otomotiv Galerisi'nin bulunduğu 5 katlı apartmanı satınalmak için sahibi Mehmet Güner'le anlaşan Turgay Ciner'in, resmi işlemler yapılmadan ve parayı vermeden, kapıya kilit vurduğu, kiremitleri, pencereleri söktüğü ileri sürüldü. Ciner ve adamları hakkında suç duyurusunda bulunan Güner, ‘‘Zor kullanarak binaya girdiler ve tadilat yaptılar. Sonra da kapılara zincir ve kilit vurdular’’ dedi. Beyoğlu 10. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada ifade veren Cinerler Otomobil Genel Koordinatörü Edip Tunç Akkan, kiracıları anlaşarak çıkardıklarını ve daha sonra tadilata başladıklarını belirterek, ‘‘Kimsenin hürriyetini kısıtlamadık’’ dedi. Mahkeme Başkanı, tutuksuz yargılanan Turgay Ciner ve N. Özdemir Erkan’ın, bir sonraki duruşmada hazır bulundurulmasına karar vererek, duruşmayı erteledi.

*** Aralık 1999 - Demirel Turgay Ciner'e Devlet Üstün Hizmet Madalyası verdi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel eğitim hizmetlerine katkıda bulunan Turgay Ciner’e ‘‘Üstün Hizmet Madalyası’’ verdi. Devlet Üstün Hizmet Madalyası, 2933 sayılı Madalya ve Nişanlar Kanunu'nun 2.maddesinin *** bendine göre ilgili bakanın teklifi, Bakanlar Kurulu onayı ve Cumhurbaşkanı'nın tevcihi ile yurtiçinde veya yurtdışında herhangi bir alanda feragat, fedakarlık ve gayreti ile yaptığı çalışmalarda üstün başarı göstererek devletin yücelmesine ve milli çıkarlarına önemli ölçüde katkıda bulunan Türk vatandaşlarına veriliyor.

*** Temmuz 2000 – Ciner 47.nci. İstanbul Defterdarlığı Turgay Ciner'in trilyonlarca liralık ciro yaparak varlıklarının kamuoyuna açıklanmasını istemeyen "Gizli Zenginler" listesinde yer aldığını açıkladı. Turgay Ciner 376.798.373 lira vergi tahakkuku ile 47.nci olup vergi rekortmeni ilk 100 arasına girdi.

*** Eylül 2000 - Depremde yıkılan okul yeni yıla yetişti. Turgay Ciner tarafından Maltepe'de yaptırılan ve Maltepe'de 17 Ağustos 1999 depremi ile yıkılan 'Turgay Ciner İlköğretim Okulu' 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de katıldığı törenle açıldı. Törende, LDP Genel Başkanı Besim Tibuk da bulundu.

*** Ekim 2000 - Turgay Ciner Medya Holding Yönetim Kurulu'na girdi. Turgay Ciner Sabah gazetesinin çoğunluk hisselerini satın alarak Sabah Yayıncılık, Birleşik Basın Dağıtım (BBD), ATV, 1 Numara Yayıncılık ve Sabah Pazarlama'yı bünyesinde barındıran Medya Holding Yönetim Kurulu'na girdi. Gençliğinde Maltepe'de voleybol oynayan ve arkadaşları tarafından, 'Çok iyi zıplardı' diye tanımlanan Turgay Ciner, yeni bir sıçrama yaparak medya dünyasına adım attı. Ciner, Sabah Yayıncılık'ın yüzde 61'ini satın aldı. Park Holding'in 1956 doğumlu patronu Ciner'in ismi ilk kez Havaş'ın özelleştirilmesiyle gündeme geldi. Yurtdışı girişimleri de olan Ciner hakkında, Özbekistan'da kuruluşunu üstlendiği 11 tekstil fabrikasını 'hurda' makinelerle doldurduğu ve Özbekistan'ı aldattığı iddiaları ortaya atıldı. Ciner özelleştirmelerde ve yurtdışı 'girişim'lerindeki üstün performansının yanı sıra, borsada da belli bir ün sahibi. Bir söyleşisinde, 'Spekülasyon değil, manipülasyon zararlıdır. Türkiye'de manipülasyon yapanlar takip edilmeli' diyen Ciner'in sahibi olduğu Park Tekstil'in son dönemde borsadaki hareketliliği de dikkat çekiyor. Mesut Yılmaz ve kardeşi Turgut Yılmaz, şimdi Doğan Grubu'nun yüklendiği (Turgay) Ciner ile de iyi dost. Lakin, Sabah'tan kopartılan grubun arkasında Hüsamettin Özkan ile Turgut Yılmaz'ın da olduğu söyleniyor. Hüsamettin Bey ile Mesut Bey sadece dost değil, aynı zamanda İstanbul'da komşu. Bir komşuları da Doğan Grubu'nun çok başarılı yöneticilerinden Ertuğrul Özkök.

*** Ekim 2000 - Sabah'ı Turgay Ciner aldı. Sabah Gazetesi'nin ve Sabah Pazarlama'nın çoğunluk hisselerini Park Holding'in patronu Turgay Ciner aldı. Sabah'ın yönetimi böylelikle Ciner'e geçti. Ayrıca, ATV, BBD ve Bir Numara Yayıncılık'ın da yüzde 50'si Ciner'e devredildi. Medya Holding, halka açık olan iki şirketi Sabah Yayıncılık ve Sabah Pazarlama'daki çoğunluk hisselerinin Ciner'e geçtiğini dün İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda (İMKB) da duyurdu. Bu satış işlerini yakından takip eden ekonomi çevreleri, Sabah Gazetesi ve satışa konu olan diğer şirketlerin parasal kontrolünün tamamen Turgay Ciner'e geçtiğini belirtiyorlar. Buna göre, Sabah Gazetesi'nin 33 trilyon liralık ödenmiş sermayesinin 10 trilyon 510 milyar liralık sermaye payını temsil eden ve yönetim hakkına sahip A grubu hisselerinden, 6 trilyon 270 milyar liralık kısmı Turgay Ciner'e ve sahip olduğu şirketlere devredildi. Sabah Yayıncılık'ın ana sözleşmesinde ‘‘A grubu hisselerinin çoğunluğuna sahip olan, 7 kişilik yönetim kurulunda da çoğunluğa sahip olur’’ ibaresi yer alıyor. Buna göre, Sabah Gazetesi'nin çoğunluk hissesi ve yönetimi de Turgay Ciner'e geçmiş oluyor. 1985 yılında kurulan Sabah Yayıncılık, kısa süre içinde Türk medya sektöründeki büyümenin de etkisiyle genişleyerek Türkiye'nin önde gelen basın-yayın gruplarından biri haline geldi. Şirket, 16 trilyon 500 milyar liralık sermayesini, geçen haziran ayında 33 trilyon liraya yükseltmişti.

*** Ekim 2000 - Yedek parça ticaretinden 700 milyon dolar ciroya. Yıllık 700 milyon dolara ulaşan ciro ve 7 bin çalışanı bulunan Park Holding'in patronu Turgay Ciner, 1956 Hopa doğumlu. Okul yıllarında çayocaklarında çıraklık yapan Ciner, üniversite yıllarında oto yedek parçacılığı ticaretine başladı. Geçtiğimiz aylarda Çayırhan Termik Santralı'nın işletme devrini alan Park Holding, tekstil sektöründeki yatırımlarını, enerji, madencilik ve turizme yönlendirmeyi planlıyor. Bu arada, Ciner'e ait Park Holding kuruluşlarından Park Plaza Hotel ile Alman Dorint Hotels zinciri geçtiğimiz haziran ayında işbirliği anlaşması yaptı.

*** Ekim 2000 - Ilıcak Ecevit'e sordu: Dinç Bilgin'in haberi var mıydı? FP İstanbul Milletvekili Nazlı Ilıcak, Başbakan Bülent Ecevit'e, "Dinç Bilgin'in Etibank'a el konacağından haberi var mıydı" diye sordu. Ilıcak, Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu'na devredilen bankaları, bir soru önergesiyle TBMM gündemine getirdi. Ilıcak, Başbakan Bülent Ecevit tarafından yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergesinde, Etibank'ın Fon'a devredilmeden birkaç gün önce Sabah Gazetesi'nin hisselerinin Turgay Ciner'e satıldığını anımsatarak, Dinç Bilgin'in, el konma işleminden haberdar olduğu yolunda dedikodular bulunduğunu bildirdi. Etibank'ın riskli krediler miktarının 438 milyon dolar olarak açıklandığını ifade eden Ilıcak ''Banka Yönetim Kurulu Başkanı Dinç Bilgin, Hazine'ye yüklediği zararı karşılayacak malvarlığına sahip mi?'' sorusunu da yöneltti. Dünyanın başka bir ülkesinde bir medya patronunun bankası olup olmadığının da açıklanmasını isteyen Ilıcak, ''Etibank'ın özelleştirilmesinden, 1 Aralık 1997'de 155.5 milyon dolar kazanan devlet, 2000 yılında, 438 milyon dolar kredi riski ile bankaya el koyma mecburiyetinde kalmıştır. Bu özelleştirme işleminin sorumluları kimdir? Etibank hangi devlet bankasından, kaç milyon dolar kredi, hangi tarihlerde aldı?'' dedi. Nazlı Ilıcak, Etibank'ın 1999 Aralık ayında Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu'na devredilen 5 banka ile aynı pakete dahil olmaktan son anda çıkartıldığı yolunda dedikodular olduğunu bildirerek, bu yönde yazılmış bir murakıp raporu olup olmadığını da sordu. Ilıcak, bir başka soru önergesinde de Devlet Eski Bakanı Hikmet Uluğbay'ın intihar girişiminin batık bankalarla ilgisi olup olmadığının da açıklanmasını istedi.

*** Ekim 2000 – Borsada iniş-çıkışlar sadece rastlantı mı? Etibank'a el konulmadan bir hafta önce yani 20 Ekim 2000 Cuma günü Sabah Yayıncılık İMKB'de 3 bin 250 TL'den kapandı. Sabah Pazarlama'nın fiyatı 2 bin 75 TL düzeyindeydi. İşadamı Turgay Ciner'in ortaklığının açıklanmasıyla birlikte her iki senet de haftaya tavan yaparak başladı. İzleyen dört iş gününde Sabah Yayıncılık yüzde 46'lık artışla 4 bin 750 TL'ye çıktı, Sabah Pazarlama'nın fiyatı beş iş gününde yüzde 85 yükselerek 3 bin 850 TL'yi buldu. Ne var ki Sabah Yayıncılık hemen ardından 4 bin 750 TL'den 3 bin 650 TL'ye indi. Üstelik bu düşüşte tarihi bir işlem rekoru kırdı. Borsa'da fiyat hareketleri normaldir. Ne var ki bildiğimiz kadarıyla olağanüstü fiyat hareketleri incelenir. Sabah tahtalarında gözlenen olağanüstü iniş-çıkışların bankalar operasyonunun hemen öncesine denk düşmesi sadece rastlantı mıdır? SPK ve İMKB herhalde bu sorunun yanıtını kamuoyu ile paylaşacaktır.

*** Ekim 2000 – Çörtük ve Ciner. Bayındır Holding'le ilgili bir haber. Bayındır'ın Ankara'da yapmaya başladığı (temel atılmıştı) doğal gaz çevrim santralını Vakıfbank almış. Yine Bayındır, Yatağan ve Muğla'daki elektrik santralları işine Turgay Ciner'in sahibi olduğu Park Holding'i ortak etmiş. Park'ın yüzde 30 ortaklığı Enerji Bakanlığı'na geçen hafta bildirilmiş. İşadamı Turgay Ciner son yılların yükselenlerinden. ANAP ve DSP'ye yakın bir isim.

*** Kasım 2000 – 23 trilyon nerede? Sabah Yayıncılık'ın hisseleri hafta içerisinde inişli çıkışlı grafik gösterdi. Hisselerde sadece Perşembe ve Cuma günü yaklaşık 23 trilyon liralık işlem yapılması dikkat çekti. Etibank'a el konulmasından bir hafta önce gerçekleştirilen Sabah Gazetesi'nin işadamı Turgay Ciner'e satılması ile birlikte İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda (İMKB) Sabah Grubu hisselerinde görülen iniş- çıkışlar kafaları karıştırdı. Uzmanlar, bu tür dalgalanmaların yaşanmasının "Etibank'a el konacağının bilindiğini" gösterdiğine işaret ettiler. Bankalar Kanunu'na göre "batık banka sahiplerinin tüm mal varlığına el konulabilmesi" nedeniyle Sabah Grubu hisselerinin borsada işlem görmesinin engellendiğine ve bu nedenle işlem yapılamadığına dikkat çeken uzmanlar, tahtanın kapanmaması durumunda yüksek kazançların devam edeceğini ancak şu anda bunun mümkün olmadığını söylediler. Uzmanlar, gerek Etibank'a el konmadan bir hafta önce gerçekleştirilen Sabah Gazetesi'nin Ciner'e satış işleminin gerek bir hafta içinde Sabah Pazarlama hisselerinde yaşanan iniş-çıkışların, gerekse bu iniş çıkışlardan ne kadar kazanç sağlandığının ortaya çıkması için Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ile İMKB'nin inceleme başlatması gerektiğini belirttiler.

*** Kasım 2000 – Tek başına zina olmaz. Eğer, gerçekten Türkiye'ye bağırsak temizletiyorlarsa, el konulan bankaların sayısı burada durmaz; medya bu çalkantıdan daha fazla nasip alır, bu nasiplenme sadece patron seviyesinde de kalmaz, gazeteci ve yazar seviyesine de iner ve de illa ki bazı bürokratlar ve siyasilerin de canı yanar. Yok, bu işler buralara kadar gidemeyecek ise, bir müddet sonra herkes ‘‘Peki biz bu herzeyi neden yedik?’’ diye sormaya başlar ve bugün baş tacı ettiğimiz siyasi ve bürokratlar bu sefer töhmet altına girerler. Biz şu ana dek batık bankaların patronları ile haşır neşir oluyorsak da, soruşturmalar ilerledikçe zinanın diğer ortaklarını da, eli mecbur sual etmeye başlayacağız. Örneğin; Vakıflar Bankası'nın Sabah Grubu'na 100 milyon dolar kredi açıp açmadığını, açtı ise hangi liderin bu krediyi desteklediğini takip etmeden yapamayız. Yüksel Yalova'nın bu bilgiyi, Bankalar Kanunu'na dayanarak açıklamamasını hiç anlayamadım. Üstelik, ‘‘böyle bir kredi ilişkisi yoktur’’ demeyi hiçbir kanun zorlayamaz. Ancak kredi ilişkisi varsa, detayı gizli tutulur. Aynı şekilde, Etibank'a el konulmadan evvelki perşembe ve cuma günü Sabah'ın hisselerine borsada nasıl 23 trilyon liralık işlem yaptırıldığını da merak edeceğiz. HAVAŞ'ın ilk taksidini ödeyemeyen Turgay Ciner'in hangi parayla Sabah'ı almaya kalkıştığı aklımıza takılacak. Ciner'in birader ile içli dışlı olup olmadığı soruları Ankara'da sorulmaya devam edecek. Belki hafızamız geçen yıllara da uzanacak. Korkmaz Yiğit'e gazete aldırmayı kimlerin akıl ettiğini, kendisine finansman açısından nasıl bir garanti verildiğini, bu kişiyle ilgili iki emniyet mektubunun Başbakanlık'ta nasıl kaybolduğunu, bu sefer sahiden araştıracağız. Egebank'la ilgili uyarı raporunu, aynı partiden üç değişik bakanın nasıl oldu da görmediklerine ikna olmamız epey gayret isteyecek. Yolsuzluk bir zina suçudur. Tek başına fiil oluşmaz. Yolsuzluğa soyunan iş adamı ve siyasinin yatağa girerken, bürokratın da kapıda erketede beklemesi gerekir. Yoksa adamı ham yaparlar! Bu kadar zahmetten sonra da bal tutan parmağın yalanmaması enayilik olur. Bizde, seçimlerde devamlı mağlup olan liderler, koltuklarından sadece yüzsüz oldukları için değil, artık oraya mecburcu oldukları için kalkamazlar. Zina başka türlü hasır altı edilemez. Ancak, içimdeki ses bana diyor ki, bu sefer fena halde çuvallayacaklar!

*** Kasım 2000 – Banka sahibi olmanın koşulları. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), ‘‘banka sahibi olmanın koşulları’’nı açıkladı. Koşulların asıl kaynağı 4389 sayılı Bankalar Yasası. Banka sahipliği için sıralanan 6 temel koşul arasında şu çarpıcı bölümler dikkat çekiyor: Paranın kaynağı belli olacak, Vergi kaçakçılığından hüküm giymemiş olacak. Müflis olmayacak, banka batırmamış olacak. İhaleye fesat karıştırmamış olacak. Ahláklı ve erdemli olacak. Zekeriya Temizel'in başkanlığındaki BDDK'nın bu açıklamaları, bize öldürülen kumarhaneler kralı Ömer Lütfü Topal'ı hatırlattı. Ömer Lütfü Topal, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda (İMKB) işlem yapan Emper Menkul Değerler'in de sahibiydi. Aynı Ömer Lütfü Topal, Havaş'ın ilk özelleştirme ihalesine girdiğinde, ilginç bir olay yaşanmıştı. Nasıl olduysa ABD'den bir rapor gelmiş, Ömer Lütfü Topal, ABD'de hüküm giymiştir. İhalede bunu da dikkate alın'' denilmişti. Sonuçta ihale süreci bitti, Havaş Turgay Ciner'in oldu. Ama, Ömer Lütfü Topal öldürülünceye kadar Emper Menkul Değerler İMKB'de faaliyetlerini sürdürdü.

*** Kasım 2000 – Dinç Bilgin, Sabah, Yeni Binyıl ve ATV'yi elden çıkardı. Medya patronu Dinç Bilgin, Sabah ve Yeni Binyıl gazeteleri ile ATV'deki hisselerinin tamamını Çukurova Holding, Murat Vargı ve Turgay Ciner tarafından kurulan MTM adlı şirkete sattı. Etibank'a el konmadan kısa süre önce Sabah Yayıncılık ve Sabah Pazarlama'nın hakim hisselerini Turgay Ciner'e satan Dinç Bilgin, Sabah Gazetesi, ATV ve Yeni Binyıl Gazetesindeki tüm hisselerini de Çukurova Grubu'nun sahibi Mehmet Emin Karamehmet, Turkcell'in ortağı işadamı Murat Vargı ile Turgay Ciner'in kurduğu MTM adlı şirkete sattı. Böylece, Ege'de Yeni Asır ile doğan, 1985 yılında da İstanbul'da Sabah Gazetesi'ni kurarak büyüyen Bilgin Ailesi 105 yıllık medya macerasına son noktayı koymuş oldu. MTM: Mehmet Turgay ve Murat isimlerinin başharflerinden oluşturuldu.

*** Kasım 2000 – Bu vurgun daha fazla devam edemez. Tüm yetkililer ve ilgililer banka vurgunlarının hesabını vermelidir. ....Stratejik Sektörlerde Kamusal Yarar Amaçlı Hizmet üretmekte olmaları nedeniyle ÖZELLEŞTİRİLMEMELERİ gerektiği halde, Sağ Hükümetlerin Özelleştirme Yağması sürecinde Havaş, Trona Cevheri İşletmeleri, Çayırhan Kömür İşletmesi, Çayırhan Termik Santralı İşletmesi, Hopa Limanı İşletmesi ve “Samsun-Ordu-Sinop” Elektrik Dağıtım İşletmesini kapan, adı birçok nedenlerle ünlü Turgay Ciner’in Sabah Gazetesini devralmasının hemen akabinde, Dinç BİLGİN’e ait olan SÜMERBANK, Ceylan Grubuna ait Bank Kapital ile beraber, Bankalar Yasası’nın 14. Maddesinin 3. ve 4. maddeleri gereğince, 27 Ekim 2000 tarihinde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredildi. (CHP Ekonomi Masası)

*** Ocak 2001 – Fezleke depremi. Star Televizyonu'nun Beyaz Enerji Operasyonu ile ilgili olarak jandarmanın hazırladığı soruşturma metni olduğunu öne sürdüğü bir belgeyi açıklaması Ankara'yı karıştırdı. DGM Savcılığı’na gönderilen fezleke olduğu ileri sürülen belgede, 50 milyon dolarlık rüşvetlerden, trilyonluk ihale yolsuzluklarına kadar bir dizi şok iddia yer aldı. STAR Televizyonu'nun Jandarma'nın DGM'ye gönderdiği iddiasıyla yayınladığı ancak sayfalarında paraf, sonunda imza bulunmayan belgede, TEAŞ içindeki yolsuzluklar ve rüşvetlere yer verildi. Belgede; Turgut Yılmaz, Ali Şener, Kamuran Çörtük, Erdal Aksoy gibi gündemi sarsacak 30 isim sayıldı. Star'ın duyurduğu fezlekede, gözaltındakiler ve DGM'ye sevkedilecekler sıralandıktan sonra, ünlü isimlerin bulunduğu bölüm ilginç bir başlıkla yer alıyor. Bu bölümün başlığında ‘‘Firarda olanlar (Henüz işlem yapılmayanlar da dahil)’’ ibaresi bulunuyor. Bu bölümde yer alan en önemli isim ANAP lideri, Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın kardeşi Turgut Yılmaz. Ancak fezlekenin ortaya çıkan bölümünde Turgut Yılmaz'ın isminin bağlantısı hakkında bir bilgi yer almıyor. Bir diğer isim 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in kayınbiraderi, işadamı Ali Şener. Şener'in bazı ihaleleri yönlendirdiği belirtiliyor. İşadamı Kamuran Çörtük ile Turgay Ciner de ihale takip etmek ve yönlendirmekle, ANAP eski il başkanı ve müteahhit Erdal Aksoy da ihalelerde devreye çıkar sağlamakla suçlanıyor.

*** Şubat 2001 – Bor madeni özelleştirmesi askıya alınıyor. Bir süredir sendikacılar, işçiler haykırdılar; Türkiye Maden Mühendisleri Odası bildiriler yayınladılar: ‘‘Bor madenleri özel sektöre peşkeş çekilemez.’’ En kárlı işletmecilik olan bor madeni işletmeciliği üzerinde çeşitli oyunlar oynadığı kamuoyuna anlatılmak istendi. Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel, özelleştirmeye direndi. 750 milyar dolarlık bu kaynağın yüzde 70'inin özelleştirilmesine Turgay Ciner'in talip olduğu yazılıp çizildi. Ancak konu yeterince tartışılmadı. En etkili tepki, bir işveren örgütü olan Ankara Sanayi Odası Başkanı Sinan Aygün'den geldi: ‘‘Eti Bor özelleştirilemez’’ Orhan Birgit, Cumhuriyet'te, Aygün'ün bu olumlu çıkışını ‘‘Adamın köpeği ısırmaya kalkışması türünden önemli bir haber olarak algılanması lazım’’ diye değerlendirdi. Kütahya, Emet'teki bor madeni işçileri, ‘‘1980 öncesinde bor madenleri Ecevit hükümetince kamulaştırılmıştı. Madenciliğin külfeti devlete, serveti özel sektöre aktarılamaz’’ dediler. Ve dün duyuyoruz ki, hükümet yoğunlaşan tepkiler karşısında özelleştirmeyi askıya almış... Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral böyle söylüyor. Bu müjdeyi işçiler de duymak istiyor.

*** Mart 2001 – Ciner'e jandarma şoku. Enerji ihalelerinde yolsuzluk ve rüşvet iddiaları üzerine başlatılan "Beyaz Enerji Operasyonu" kapsamında, Turgay Ciner’e ait Park Holding’in Genel İdare Merkezi ile enerji alanında faaliyet gösteren bir şirketinde jandarmalarca arama yapıldı. DGM'nin yürüttüğü 'Beyaz Enerji' operasyonu çerçevesinde, İstanbul İl Jandarma Alay Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü ekipleri, Turgay Ciner'e ait işyerlerini bastı. İşyerlerindeki 60 klasör tutan binlerce kalemlik evrak ile bilgisayar kayıtlarına el konularak Ankara’ya gönderildi. "Beyaz Enerji Soruşturması"nı yürüten Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Talat Şalk’ın talimatıyla harekete geçen jandarma ekipleri, Turgay Ciner’e ait Park Holding’in Taksim’deki Genel İdare Merkezi ile yine holding bünyesindeki Park Elektrik Madencilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin Merter’deki merkezine dün akşam saatlerinde operasyon düzenledi. Şirket yöneticilerinin gözetiminde bu merkezlerde incelemeler yapan sivil jandarma ekipleri, bazı evraklar ile muhasebe kayıtları ve bilgisayar kayıtlarına el koyarak incelenmek üzere Ankara’ya gönderdi. Bu arada, aynı operasyon kapsamında Park Holding’e ait Ankara Gaziosmanpaşa’daki bir büroda da arama yapıldığı ve yine bazı belgelere el konulduğu öğrenildi. Üst düzey bir jandarma yetkilisi, operasyon kapsamında gözaltına alınan olmadığını, sadece evraklara el konulduğunu bildirdi. Jandarma tarafından hazırlanıp Ankara DGM'ye gönderilen fezlekede adı geçtiği belirtilen HAVAŞ'ın sahibi Turgay Ciner'in, enerji ihalelerine girdiği, ihaleleri yönlendirdiği ileri sürülmüştü. Bir süre önce Sabah Gazetesi'ni satın alma yönünde girişimleri olan Turgay Ciner, bundan sonra enerji ve madencilik sektörüne yönelik yatırımlar yapacağını açıklamıştı.

*** Mart 2001 – Operasyon Park Grubu hisselerini düşürdü. Enerji ihalelerinde yolsuzluk ve rüşvet iddiaları üzerine başlatılan "Beyaz Enerji Operasyonu" kapsamında jandarma tarafından merkezinde arama yapılan Park Elektrik'in Borsa'da işlem gören hisseleri büyük değer kaybetti. Turgay Ciner'in Başkanlığı'nı yaptığı Park Grubu'na bağlı şirketin hisseleri, 1. Seans'ta 7 bin 400 liradan 6400 liraya gerileyerek, yüzde 13.51 değer yitirdi. 2. Seans'ta da yüzde 10.94 kayıpla 5 bin 700 liraya düşen şirketin hisselerinin iki seanstaki toplam değer kaybı da yüzde 22.97'ye ulaştı. İMKB Bölgesel Pazar'da hisseleri işlem gören diğer grup şirketi Ceytaş Madencilik'in günlük değer kaybı ise yüzde 24.14'ü buldu. İlk seansta 5 bin 800 liradan 4 bin 900 liraya gerileyerek yüzde 15.52 değer yitiren Ceytaş Madencilik hisseleri ikinci seansta da 4 bin 900 liradan 4 bin 400 liraya düştü ve yüzde 10.20 oranında değer kaybetti. "Beyaz Enerji Soruşturması"nı yürüten Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Talat Şalk'ın talimatıyla harekete geçen jandarma ekipleri, Park Holding ile yine holding bünyesindeki Park Elektrik Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin merkezine önceki akşam saatlerinde operasyon düzenlenmeşti.

*** Mart 2001 – Ciner'in ortağına tutuklama. Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Talat Şalk, ''Beyaz Enerji'' soruşturması çerçevesinde, Park Holding'in sahibi Turgay Ciner'in ortağı Erhan Aygün'ün tutuklanmasını istedi. Savcı Şalk, Aygün'ün tutuklanması istemiyle DGM yedek hakimliğine başvurdu. Jandarma ekipleri, geçtiğimiz salı günü, ''Beyaz Enerji'' soruşturmasını yürüten DGM Savcısı Talat Şalk'ın talimatıyla harekete geçerek, Turgay Ciner'e ait işyerlerinde arama yapılmış ve bazı belgelere el konulmuştu. Erhan Aygün ve avukatı Kenan Tekdağ gazetelerde yer alan haberler üzerine DGM'ye geldi. Ankara 2 No'lu DGM'nin Yedek Hakimi Ramazan Aksan tarafından hakkındaki gıyabi tutuklama kararı vicahiye çevrilen Aygün, daha sonra cezaevine gönderilmek üzere DGM Karakolu'na alındı.

*** Haziran 2001 – Ansen ve 5 yönetici savcılığa sevk edildi. Halk Bankası'ndan usulsüz verildiği ileri sürülen kredilerle ilgili soruşturma kapsamında gözlem altında bulunan bankanın eski genel müdürü Yenal Ansen ile beraberindeki 5 eski yönetici, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na sevk edildi. Egebank davası kapsamında tutuklu bulunan Yahya Murat Demirel'in bazı şirketlerine Halk Bankası'ndan usulsüz verildiği ve geri dönmediği iddia edilen 159 milyon dolarlık krediye ilişkin gözlem altına alınan Yenal Ansen, Osman Nuri Ertürk, Arife Deniz Ciner, Muazzez Ela, Mualla Halistürk ve Ender Altun'un, Mali Şube Müdürlüğü'ndeki sorguları tamamlandı. Gözlem altındaki Arife Deniz Ciner’in Turgay Ciner’le akrabalık derecesi anlaşılmadı.

*** Ekim 2001 – Turgay Ciner’e insider suçlaması. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Park Elektrik hisse senedinde gerçekleştirdikleri işlemler nedeniyle, içeriden öğrenenlerin ticareti (insider trading) suçlamasıyla şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Ciner ve Metin Aşık ile bu suçun işlenmesine imkan sağlayan 4 kişi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunma kararı aldı.

*** Kasım 2001 – En Pahalı Eseri Turgay Ciner Aldı. ANTİK A.Ş. 20'nci yılında 210'uncu müzayedesini Ritz Carlton Oteli‘nde gerçekleştirdi. 900 kişinin katılmak için rezervasyon yaptırdığı müzayede, asansörlerde kuyruklar oluşması yüzünden geç başlamak zorunda kaldı. 40 milyar liraya satışa sunulan Hikmet Onat’ın 1957 tarihli ‘‘İstanbul’’ isimli tablosu 85 milyara satıldı. Müzayedenin en pahalı eserini Park Holding'in sahibi Turgay Ciner'in aldığı öğrenildi.

*** Ocak 2002 – Ciner'in 100 milyarlık tazminat davası ile göz dağı verme eylemi. Balıkesir DYP Milletvekili İlyas Yılmazyıldız’a, Turgay Ciner tarafından 100 milyar liralık tazminat davası açıldı. Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız’ın 16.2.2001 tarihinde TBMM çatısı altında bor madenlerinin özelleştirilmesiyle ilgili olarak yapmış olduğu basın toplantısında kullandığı “Şu anda yapılmak istenen bir özelleştirme değil, Turgay Ciner’e peşkeş çekilmek gibi bir çabadır. Maalesef bunun hükümet içindeki ayağının Hüsamettin Özkan’la ilişkilendirildiğine dair haberleri okuduğum için infiale kapılıyorum.” şeklindeki açıklamaları Turgay Ciner tarafından 100 milyar liralık tazminat davasını açılmasına sebep oldu. Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne son savunmasını veren Yılmazyıldız, “Basın toplantısı ile güdülen amaç da Eti Holding’in özelleştirilecek kuruluşlar kapsamından çıkartılmasına dair karar ile gerçekleşmiştir. Davanın Turgay Ciner’in şirketlerinin bor madenleri konusunda ilgili tekel kuruluş tarafından özel bir şekilde hukuka aykırı anlaşmalarla kollandığı, dosya içindeki delillerle anlaşılmaktadır.” dedi.

*** Ocak 2002 – Ciner'e SPK cezası. SPK, Park Holding'in sahibi Turgay Ciner'e 2000 yılında borsada yaptığı işlemler nedeniyle 31.2 milyar ceza verdi. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Park Holding'in sahibi Turgay Ciner'e 31.2 milyar lira idari para cezası verdi. SPK, Park Elektrik hisselerinde 2000 yılında Borsa'da gerçekleştirilen işlemler nedeniyle, Turgay Ciner tarafından gerekli özel durum açıklamalarının yedi tanesinin hiç yapılmadığını, üç tanesinin de eksik yapıldığını belirledi. Ciner'e, her bir aykırılık için 3.1'er milyar lira olarak üzere toplam 31.2 milyar liralık para cezası verildi.

*** Mart 2002 - Turgay Ciner dünyanın 445’nci dolar milyarderi. Forbes Dergisi tarafından her yıl açıklanan 'Dünyadaki Dolar Milyarderleri' listesine bu yıl Turgay Ciner'in de katılımıyla 6 Türk girdi. Bill Gates yine dünyanın en zengin adamı konumunu korudu. Bu yıl 445 dolar milyarderinin yer aldığı listede, Türk milyarderler 87 ile 445'inci sıralar arasında bulunuyor. Buna göre Türkler arasındaki sıralama da şöyle gerçekleşti: 4 milyar dolarla 87'nci sırada Mehmet Emin Karamehmet, 3.3 milyar dolar ile 112'nci sırada Sakıp Sabancı, 2.5 milyar dolar ile 157'nci sırada Ferit Şahenk, 2.3 milyar dolar ile 180'inci sırada Rahmi Koç, 1.3 milyar dolar ile 351'inci sırada Kemal Uzan ve 1 milyar dolar ile 445'inci sırada Turgay Ciner.

*** Mart 2002 – Korkmaz Yiğit’in Deposu 16 Trilyona Turgay Ciner’in oldu. Korkmaz Yiğit'ten devlete geçen Üsküdar Paşalimanı'ndaki tarihi tütün deposu, 16 trilyon liraya Park Holding'in sahibi Turgay Ciner'e satıldı.. Devlet, Yiğit'e 4 yıl önce 16 milyon 250 bin dolara sattığı tütün deposuna, bu işadamının bankası Bankekspres batınca el koymuştu. BDDK, batık bankalardan eline geçen gayrimenkullerin en pahalılarını özel bir müzayede ile satmaya karar vermiş, bunun için Şubat ayında sadece tekliflerin alındığı bir müzayede düzenlemişti. BDDK, aldığı teklifleri geçen hafta, sonuca ulaştırdı. Üç teklifin geldiği tütün deposu 16 trilyonla Turgay Ciner'de kaldı. Bu tarihi bina, geçen yıl Kasım ayında 24 trilyon muhammen bedelle satışa çıkarılmıştı. Park Holding'in patronu Turgay Ciner, tütün deposunu aldıklarını doğruladı. Üsküdar'ın en güzel yerinde Boğaz'a nazır bir konumda bulunan tütün deposu, bin 100 metrekare arsa üzerinde 4 katlı olarak inşa edildi. Korkmaz Yiğit, 14 milyon dolara aldığı binayı apart otel yapmak istemişti. Ancak batınca bu bina da borçlarına karşılık BBDK'nın eline geçti. Turgay Ciner, BDDK ile başka bir anlaşma yapmazsa, paranın yüzde 30'unu peşin, kalanını da 4 taksitte ödeyecek. Tütün deposu, Tekel'in idari binasıydı. Tekel, bu tarihi binayı kültür ve sergi merkezi yapmak istedi. Ama bina satılması için ÖİB'ye devredildi. Depo 30 Temmuz 1998'de 16 milyon 250 bin dolara yani bugünkü kurla yaklaşık 22 trilyon liraya Korkmaz Yiğit'in oldu. Binanın son sahibi Turgay Ciner.

*** Haziran 2002 – Ciner Etibank için ifade verdi. Turgay Ciner, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) devredilen Etibank soruşturması kapsamında soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Ercan Cengiz'e ifade vermek üzere, bugün İstanbul DGM'ye geldi. Ciner, Savcı Cengiz'e yaklaşık 1 saat süreyle ifade verdikten sonra DGM'den ayrıldı. Gazetecilerin soruşturmaya ilişkin sorularını yanıtlamayan Ciner'in, Etibank'tan alınan ve Bilgin grubuna aktarıldığı öne sürülen yaklaşık 14.5 trilyon liralık kredi hakkında ifadesinin alındığı öğrenildi. Turgay Ciner'in, Cumhuriyet Savcısı Cengiz'e verdiği ifadede, usulsüz kredi alınması iddialarını reddettiği bildirildi.

*** Eylül 2002 – Türk-Amerikan İşadamları Derneği Turgay Ciner’e ödül verdi. Türk-Amerikan İşadamları Derneği (TABA AmCham) Ritz Carlton Oteli'nde düzenlenen gecede Turgay Ciner’e, iki yılda bir Türkiye ve ABD arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine katkıda bulunan ve Türkiye için yararlı hizmetler gerçekleştiren işadamlarına verilen 'Başarı Ödülü' verdiler. Türkiye ve ABD arasındaki ticaret, yatırım ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla faaliyetlerde bulunan Türk-Amerikan İşadamları Derneği'nin 7 ilde şubesi ve 680 aktif üyesi bulunuyor.

*** Eylül 2002 – Cumhuriyet'e ortak. Cumhuriyet gazetesinin yüzde 20'si, Kutlu Savaş tarafından düzenlenen Susurluk Raporu'nda adı geçen işadamı Turgay Ciner'in oldu. Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk, gazetenin mali yönetimini yürüten Yeni Gün Holding'in yüzde 20'sinin, 2 milyon dolara Sabah gazetesinin ortağı Turgay Ciner'e satıldığını söyledi. Turgay Ciner böylelikle Yeni Gün Holding'in 250 ortağından birisi oldu. İlhan Selçuk, "Aydın Doğan'ın bu şirkette 300 bin dolarlık hissesi var. Ayrıca işadamı Ali Haydar Veziroğlu ve Günay Çapan da ortaklarımızdandır. Prensiplerimizi kabul edenlerle görüşüyoruz" dedi. Cumhuriyet Vakfı'nın Yeni Gün Holding'de 'altın hisse' sahibi olduğuna dikkat çeken Selçuk, Ciner'in gazetenin yayın politikasına karışmayacağını belirtti. Selçuk, Ciner'in adının Susurluk Raporu'nda geçtiği hatırlatıldığında ise şöyle konuştu: "Kendisi ile ilgili araştırma yaptık. Hakkında açılan dava yok. İlkelerimizi de kabul etti. Bu nedenle katkıda bulunma isteğine olumlu yanıt verdik."

*** Eylül 2002 – Ciner-Cumhuriyet ortaklığı. Susurluk kazasından sonra adı “çete” ilişkilerinde sıkça teleffuz edilen Turgay Ciner, Cumhuriyet gazetesinin yüzde 20’sini aldı. Böylece, “hakkında uyuşturucu kaçakçılığı işine karışmaktan, yurda kaçak Mercedes sokmaya, oto ithalatında eksik gümrük vergisi ödemekten, usülsüz bir şekilde şirket elde etmeye” kadar pek çok iddia bulunan Ciner’in, Sabah Grubu ile başlayan medyadaki hakimiyet alanı genişledi. Cumhuriyet’in bundan sonraki habercilik çizgisi merak konusu. Turgay Ciner’in Sabah Grubu’ndan sonra Cumhuriyet hisselerinin yüzde 20’sini alması, Ciner hakkındaki iddiaları da tekrar gündeme getirdi. Ciner, 1980 yılında otomobil alım satımıyla ticarete atıldı. Birdenbire holdingleşen Ciner’in ismi ilk olarak Susurluk raporlarında dikkati çekti. Raporda, Ciner’in öldürülen kumarhaneciler Kralı Ömer Lütfü Topal ve uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantısının bulunduğu, Topal’ın uyuşturucu kuryeliğinde kullanmayı düşündüğü “Havaş” için ihaleye girdiği bu işi yaparken de Ciner’in sahip olduğu Park Holding’i paravan olarak kullandığı belirtilmişti. Raporda, Turgay Ciner’in servetine dikkat çekilerek şirketin “gizli ve kirli” işlerinin içinde bulunduğu iddia edilmişti. Turgay Ciner, bu iddialar çeşitli basın kurumlarında yayımlandığı zaman da, raporu hazırlayan Kutlu Savaş hakkında tazminat davası açmıştı. MİT tarafından hazırlanan raporda ise Ciner’in, Susurluk kazası ile ortaya çıkan ilişkiler ağının en büyük aktörü olan Elazığ Bağımsız Milletvekili Mehmet Ağar tarafından korunduğu kaydedildi. MİT’in 6 Haziran 1997 tarihli bilgi notunda, İş Bankası kaynaklarının emekli orgeneral Çevik Bir’e yakın olduğu bilinen Genel Müdür Ünal Korukçu tarafından Turgay Ciner’e sunulduğu belirtildi. Bilgi notunda Ciner’in aldığı usulsüz kredinin miktarının ise 350 bin dolar olduğu ve paranın Türk Silahlı Kuvvetleri’ni zora sokabileceğine yer verildi. Bilgi notunda Ciner’in Elazığ Bağımsız Milletvekili Mehmet Ağar ile bağlantısı olduğu ve Özbekistan’daki iş itilafının Çiller ve Ağar tarafından çözüldüğü söylendi. Ağar’ın, Ciner’i koruduğuna dikkat çekilen bilgi notunda, DYP’li milletvekilleri ile yakın ilişki içinde bulunduğu da kaydedildi. Özelleştirme kapsamına alınan şirketlere yakın ilgi göstermesi ile tanınan Ciner’in ilişkileri pek çok ihaleyi almasına neden oldu. Bu alım işlemlerinin en önemlisi Çayırhan Termik Santralı’nın Ciner’e dört imza yerine üç imza ile devredilmesi olayı. Ayda 16 trilyon kazandıran satralın bu usulsüz devri sonrasında devir işlemine imza atan üç kişi hakkında Beyaz Enerji Operasyonu kapsamında dava açıldı. Bu skandalda Ciner’in siyasiler ve bürokratlar arasındaki ilişkinin vardığı konumu gösteren en güzel örnek ise 5 Ocak 2000 tarihinde TEAŞ İşletme Bakım Daire Başkanlığı görevinden emekliye ayrılan İbrahim Günaydın’ın 14 gün sonra yani 19 Ocak 2000 tarihinde Ciner’in şirketine geçmesi. Yasalara göre işten ayrıldıktan bir yıl sonra benzer işte çalışması gereken Günaydın, Çayırhan Termik Santralı’nın alımı için TEAŞ ile pazarlığa oturdu.

*** Ekim 2002 – BDDK parayı bekliyor Ciner Sabah'ta yayılıyor. Toplam borçları 1.2 milyar doları aşan Sabah Grubu, düzenlediği operasyonlarla, borçlarından kurtulmaya çalışıyor. Show TV ile Zedpaş'ı kurup 55 trilyon liralık vergi borcundan kaçmaya çalışan Sabah Grubu'nda Turgay Ciner, şimdi de ‘‘lisans sahibi’’ olarak Sabah Gazetesi'nin künyesine girdi. SABAH Grubu'nun, batan Etibank'tan dolayı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'na (BDDK) olan borçlarıyla, ödemediği vergiler ve bunların faizleri beklerken, Grup'ta Turgay Ciner operasyonuna bir yenisi daha eklendi. Son 1.5 ayda yeniden yapılanma şemsiyesi altında 5 şirket kurarak Sabah Grubu'ndaki tüm ‘‘para trafiğini’’ eline geçiren Turgay Ciner, geçen hafta da Show TV ve ATV ortaklığıyla Zedpaş'ı kurup, 55 trilyon liralık vergi borcundan kaçmaya çalıştı. Ciner, dün de Sabah Gazetesi'nin künyesinde sürpriz bir değişiklik yaparak, operasyonunda yeni bir adım daha attı. Yeniden yapılanma çerçevesinde daha önce Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık San. ve Tic. A.Ş.'yi kuran Turgay Ciner, Sabah Gazetesi'nin künyesine Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık şirketi adına ‘‘yayınlayan ve marka lisans sahibi’’ olarak girdi. Hafta sonu BDDK'nın kapalı olduğu bir günde yapılan bu değişiklikle, Sabah Gazetesi'nin ‘‘yayın hakkı süresiz olarak Sabah Yayıncılık A.Ş.’’ye aittir yazısı da künyeden çıkarıldı. Sabah Grubu'nun toplam borçları 1.2 milyar doları aşıyor.

*** Ekim 2002 – Park'a bakın, Ciner ağırlığını görün. Park İthalat İhracat ve Ticaret A.Ş., Turgay Ciner'in temel şirketlerinden birini oluşturuyor. Penyelüks'ün de böyle bir özelliği bulunuyor. Sabah Grubu'nun para trafiği ve diğer operasyonları için kurulan şirketlerin hepsinde, Turgay Ciner'in Park ve Penyelüks şirketlerinde yer alan kişilerin bulunduğu dikkati çekiyor. Yedek parçayla başladı madenle büyüdü Turgay Ciner, ticari hayatına 1970 yılların ortasında, oto yedek parçası satışı ve ithali ile ticari hayatına başladı. 1970'li yılların sonlarında bugünkü Park Grubu'nun temellerini atan Turgay Ciner, 1980'li yılların ikinci yarısında yurtiçi ve yurtdışı zirai motor ve yedek parça üretim projeleri, anahtar teslimi entegre tesis taahhütleri ve tekstil sanayii tesislerinin kurulması ve işletilmesi projeleri ile çalışma alanını genişletti. Ciner, özelleştirme projeleri ile birlikte enerji ve madencilik alanında yatırımlara başladı. Türkiye'de madencilik ve enerji sektöründe yatırımlara imza atan Park Grubu, madencilik ve enerji alanındaki Grup şirketleri ile hızlı büyüme trendine girdi.



*****



Evet, Turgay Ciner ile ilgili bilgileri hep beraber okuduk. Adeta bir macera filmi gibi.

Çay ocağında çalışan garip bir delikanlı, aşk (para aşkı), kan, uyuşturucu, kumar, cinayet, ihanet, borsa, sahte pasaport, hudut, adam kaldırma, insider trade, kaçak Mercedesler, nüfuz ticareti, ihale, vurma, kırma, bankalar, ihtilalci paşalar, mafyamatik polis şefleri, iş bitirici başbakanlar, yatlar, şirketler, spor klüpleri, gazeteler, televizyonlar, uçaklar, tenis maçları, becerikli biraderler, kuzenler, mafyaya çalışan banka müdürleri, bürokratlar, milyonlar, milyarlar, trilyonlar, daha neler neler. "God Father" (Baba) filmi zayıf kalır bunun yanında.

Çay ocaklarında çıraklık yaparak işe başlayan ve aldığı bahşişleri biriktirerek ticari hayatını geliştiren, Hopalı olduğu için büyük olan burnu ile iyi koku alabilen Ciner, radikal görüşleri ile sistemle mücadele ede ede şimdi koca bir şirketler grubunun sahibi. Şirketleri şunlar:

Park Holding A.Ş. (Park Grubu), Park Enerji Yatırım Holding A.Ş., Park Termik, Elektrik Sanayii ve Ticaret A.Ş., Parkur Elektrik Dağıtım ve Ticaret A.Ş., Çatalağzı Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş., Ankara Enerji Üretim A.Ş., Park Teknik Elektrik Madencilik Sanayii ve Ticaret A.Ş., Park Maden Enerji Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi, Park İnşaat Turizm Maden Sanayii ve Ticaret A.Ş., Park Elektrik Madencilik Tekstil Sanayii ve Ticaret A.Ş., Park Enerji Ekipmanları Madencilik Sanayii ve Ticaret Ltd. Şirketi, Eti Soda Üretim Pazarlama Nakliyat A.Ş., Ceytaş Madencilik Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş., Parksavsan Ticaret A.Ş., Riva Menkul Değerler A.Ş., Yazeks İç ve Dış Ticaret A.Ş., Penyelüks Tekstil Sanayii ve Ticaret A.Ş., Ceysan Ceyhan Dokuma Sanayii A.Ş., Park İthalat İhracat ve Ticaret A.Ş., Havaş Havaalanları Yer Hizmetleri A.Ş., Havaş ve Turizm Seyahat ve Kargo Taşımacılığı A.Ş., Havaş İnşaat Bakım Onarım ve Servis İşletmeleri Ticaret A.Ş., Cinerler Oto Servis İnşaat Turizm ve Ticaret Limited Şirketi, Park Dorint Turizm Otelcilik Sanayii ve Ticaret A.Ş., Gürol Tekstil Turizm ve Ticaret ve Sanayii A.Ş., Lares Turizm İnşaat Taahhüt Sanayii Ve Ticaret A.Ş., Park Denizcilik ve Hopa Liman İşletmeleri A.Ş., Denmar Depoculuk Nakliyat Ticaret A.Ş., Park Sigorta Aracılık Hizmetleri Limited Şirketi, Park Marina İşletmeciliği Turizm Denizcilik Ticaret A.Ş., Sabah Medya Grubu, Cumhuriyet Gazetesi, vs., vs... Eksiği var, fazlası yok.

Bence o bir iş adamı değil, adeta bir sihirbaz. Zira kısa zamanda bu kadar varlığa sahip olabilmek normal insanlara mahsus bir şey değil.

T.C. ve T.Ç rümuzları ne kadar birbirine benziyor değil mi?

Turgay Ciner gibi bir zamanlar da Malatyalı Turan Çevik vardı hatırlarsanız.

Çok paralı, film artisleri ve gece klüpleri ile dolu renkli bir hayatı, yatları, arabaları, geniş çevresi, hayali ihracatı ve Spor klübü başkanlığı vardı.

Sihir bozuldu, hiç bir şeyi kalmadı. Üzerinden para kazananlar, gizli ortakları onu ortada bıraktılar, acınacak hale düştü.

Onu en son televizyonda bir fırında çalışırken gördüm. Mehmet Ağar’a nasıl çanta ile para yolladığından bahsediyor, teferruatı parayla anlatacağını söylüyordu.

Başka sermayesi kalmamıştı çünkü...

Acı bir şekilde geldiği yere dönmüştü.

Hopalı Turgay Ciner ile Malatya’lı Turan Çevik’in rümuzları gibi yükselişlerini de çok benzetiyorum.

Etraflarındaki insanlar da hemen hemen aynı.

Hep düşünüyorum, acaba Turgay Ciner de bir gün sihiri bozulup geldiği yere döner mi diye...?