HOŞ GELDİNİZ

Siyasetçi doğru olanı değil , uygun olanı söyler.

28 Mayıs 2011 Cumartesi

Koalisyon olur mu ?

12 haziran seçim sonuçlarının ne olacağını sağır sultan bile duydu. AKP ' nin tek başına iktidar olup hükumeti kuracağından kimsenin şüphesi yok. Ancak belirsiz olan nokta şudur ki , AKP anayasayı değiştirebilecek çoğunluğu sağlayacak mı ? sağlayamacak mı ? Bunu da seçim sonuçları açıklandığında göreceğiz.
Biran şöyle bir varsayımı hayal edelim. AKP 274 veya biraz daha az vekil çıkarmış ve tek başına iktidar olma şansına sahip değil .

Böyle bir durumda , muhtemelen 276 veya daha fazla vekile üç parti sahip olacak. CHP , MHP ve BDP .

Birinci olan AKP hükumeti kuramaz ve görev CHP ' ye verilirse , CHP doğal olarak MHP ve BDP ' ye birlikte iktidar olma teklifinde bulunacaktır.

İktidarın bir bacağı bile olmak kürtler için iyi bir fırsat olacaktır , peki MHP ne cevap verecektir ?

12 eylül öncesi MHP , AP hakkında çok kötü şeyler söylemiş , onların mason olduğunu ve komünistlerden daha tehlikeli olduğunu söylemiş ve AP ile koalisyon ortaklığı yapmıştır.
12 eylül öncesi MHP , katil ecevit diye sokaklarda bağırmış , CHP 'nin komünistleri himaye ettiğini , komünistlerin ise ülkeyi rusya 'ya teslim etmek amacında olduğunu söylemiş , 1999 seçiminden sonra ecevit ile koalisyon ortağı olmuştur.
Şimdi de kürtler için bölücü diyen , bebek katilleri diyen MHP , zevkle ve coşku ile bu koalisyona evet diyecekmidir ?

Böyle bir MHP ' yi ülkücüler bağrına basacak mıdır ?

Bunlar bir varsayımdır , AKP 'nin 275 bulamama gibi şanssızlığı olamaz ama böyle bir senaryoyu hayal etmekle ne kaybederiz ?

Ülkücüler ecevit'le yapılan koalisyonunun cezasını 2002 seçimlerindeki tokatla vermiştir ama ne yazık ki bu tavrından tekrar vazgeçmiştir . MHP 2002 barajını geçememiştir.

21 Mayıs 2011 Cumartesi

Pislikler,ahlaksızlar , alçaklar ,sorumsuzlar




İşte ahlaksızlar ve alçaklar . Hepsi bu kadar değil , bunlar sembolik. Devamı çok daha. Bunlar baştan sona işgal etmiş partiyi.

Esas yılanın başı var . Bunları seçen , yetkilendiren , fırsatı veren , himaye eden alçak var.

Hani bütün sorumluluk sana aitti , istifa etmeyeceklerdi. Kasetleri görünce nasıl peşpeşe geldi istifalar . Hani arkalarında sen vardın ?

Sen de 2002 seçimlerinden sonra istifa edecektin. Sonra nasıl kıvırdın ?

Tutarsız adam , sen lider değil çoban bile olamazsın . Ne sözün var , ne tutarlılık. Geleceği değil , önünü göremiyorsun .

Sen demi kaset bekliyorsun , alçak . Defol git artık .
Sen barajı geçsen ne olur ? geçmesen ne olur ?
Sen meclise girsen ne olur ? girmesen ne olur ?
Sen iktidar olsan ne olur ? olmasan ne olur ?

17 Mayıs 2011 Salı

DARBE OLUR MU ?

Türkiyede kime sorsanız , o devir kapandı , darbeciler tutuklandı , artık darbe olmaz cevabını verir.
Oysa darbe için teknik açıdan iki şartın sağlanması gerekir.
Birincisi anarşi ve terör ortamının yaratılması ikincisi dış desteğin ve mutabakatın sağlanmasıdır.
Bu iki şart sağlandığında Türkiyede darbe olmuştur. Örnek ; 60 , 71 ve 80 ve 28 şubat.
Detaylara girmek istemiyorum . 12 eylül öncesi yaratılan anarşi ortamı , ülkeyi komünist yapmak isteyen solcularla , onlara karşı koyan ülkücülerin mücadelesi sanılıyordu.Oysa amaç iki şarttan biri olan anarşi ortamını yaratmaktı.
1971 de sol eylemlerin artması , dev-genç militanlarının eylemleri , rusyanın desteğine bağlanıyordu. Oysa 71 ' deki sol eylemlerin cia tarafından planlanıp uygulandığı bugün açıklıkla bilinmektedir. Amaç 09 /12 mart darbesinin ortamını yaratmaktı. Ve anarşi sonunda darbe içinden darbe çıkmıştır.
Bugün bdp terörünün hızla artmasının , ne kürtlerin özgürlüğü ile ne de kürt haklarının kazanılması ile hiçbir ilgisi yoktur.
Amaç ülkedeki anarşi ortamının derinleştirilmesidir.
Anarşi ortamı halkı bezdirmek için yapılır ve halk sonunda kurtuluşu ihtilalde yada darbede görür. Hatta anarşi bitsin de ne gelirse gelsin diye yalvarır. Yani halk , ölüm gösterilip , sıtmaya razı edilir.
Eğer dış destek de sağlanmışsa , darbe için başka engel kalmamıştır.
Darbe yapıldığı anda da anarşi ve terör biter.

m.sedat saygılı

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Yaşasın Amerika

imf başkanı kahn'ın koluna kelepçeyi taktı ve tutukladı . Bizde taciz için ifade bile alınmaz. Bırakın ifadeyi, hele bir siyasi veya bürokratsa gülüp geçilir.
Kanun herkese uygulanmalı , kimsenin ayrıcalığı olmamalı.
Biz asker katillerine , polisi kurşunlayanlara adalet uygulayamıyoruz. Trafik kazasında insan öldürenleri yargılamıyoruz bile. Bırakın yargıyı ifadesini bile almıyoruz. Bir teşekkür etmediğimiz kalıyor.
Her komplonun altında amerika arayıp küfür edeceğinize , ibret olsun.
Bir cumhurbaşkanı adayını , imf başkanını 24 saatte tutuklayıp içeri atıyor.
Genel başkanın sekreterine yapmadığı kalmamış , karşımıza çıkıp gülüyor. Kaset kahramanları istifa edip kurtuluyor.
Evine giren hırsızı öldüren polis 16 yıl hapis cezası alıyor. O zaman benim evime giren hırsızı kim yakalayacak.
Artık insanlar polise beşvurmak bile istemiyor ve başvurmuyor.
Çünkü ülkede adalete güvenen kalmamış ki.
Bakın da örnek alın.
Dinleri var işimiz gibi, işleri var dinimiz gibi.

m.sedat saygılı

14 Mayıs 2011 Cumartesi

Türk Milliyetçiliği ülküsüyle 1950'de kurulan Komünizmle Mücadele Derneği

'Komünizmle Mücadele'de yetişip bugüne damga vurdular
24 Nisan 2011 Pazar 03:00
E-Posta Gönder
Türk Milliyetçiliği ülküsüyle 1950'de kurulan Komünizmle Mücadele Derneği zamanla, Amerikan çıkarlarına hizmet eden bir kuruluşa dönüştü. Hem MİT hem CIA bu dernekte çok etkin oldu. Ancak burada yetişen isimler, devlet idaresine uzun yıllar yön verdi

SÜRECİN ANA HATLARI
Komünizmle Mücadele Derneği'nin kuruluş sürecinin ana hatları
- 1950 Şubat. ABD'de de Wisconsin senatörü Joseph McCarthy ellerinde Komünist Parti 'ye üye olduklarını iddia ettiği 205 kişinin listesinin olduğunu söyleyerek kamuoyunun karşısına çıktı. Ve Amerika'da büyük bir komünist avı başlatıldı.
- Aynı yıl Türkiye'de Eylül ayında Komünizmle Mücadele Derneği kuruldu.
- 1950 Kasım Komünizmle Mücadele Dergisi yayın hayatına başladı.
- 1951 Şubat Celal Bayar McCarthizm'den ödünç aldığı ünlü sözünü söyledi.: 'Bu kış komünizm gelecek!'
- 1951 ünlü TKP tevkifatı yapıldı. Aynı yıl şair Nazım Hikmet vatandaşlıktan çıkartıldı.
- (Belki pek alakası yok gibi gözükebilir ama 'Atatürk'ü Koruma Kanunu' da yine aynı yıl yürürlüğe kondu. Atatürk'ün şahsına veya hatırasına yönelik irticai eylemler de yasaklanmış oldu.)

Geçen hafta okuduğum kitaplar arasında Necdet Pekmezci'nin de kitabı vardı. 'Apo Pilot ve Derin Devlet' (Kripto Yayınları 2011) kitabı Abdullah Öcalan'ın PKK'yı kurarken hemen yanı başında bulunan meşhur Pilot Necati'nin izini sürüyordu. Kitap aynı zamanda uzunca bir zamandır tartışılan Abdullah Öcalan - MİT ilişkisini de irdeliyordu. Kitabın sayfalarında ilerlerken yıllardır unuttuğumuz veya ihmal ettiğimiz bir bilgiyle yeniden karşılaştım. Merhum Uğur Mumcu'nun bulup çıkarttığı bir bilgiydi. 'Abdullah Öcalan, 1969'da Ankara'daki Tapu Kadastro Okulu'ndan mezun oldu. O yıllarda Komünizmle Mücadele Derneği'nin toplantılarına gidiyordu.'
Bu şaşırtıcı bilgiyle tekrar yüzleşince artık bu derneğin hikayesini yazmam şart oldu dedim ve daldım kütüphanemde kaynaklara...
O halde buyurun bugünlerin siyasal aktörlerini yetiştiren ünlü 'Komünizmle Mücadele Derneği'nin hikayesine...
2. Dünya savaşının ardından Doğu Blokuyla başlayan 'soğuk savaş' birçok tedbiri de beraberinde getirmişti. NATO ülkeleri giderek artan Sovyet tehdidine karşı ileri karakol ülkeler oluşturacaktı. Türkiye de bu ülkelerin başında geliyordu. Ama önce Komünizm'in bir tehdit olarak algılanmasını sağlayacak bir kamuoyu yaratılmalıydı. Bunun için kollar sıvandı. Birçok ülkeyle eşzamanlı olarak (başka isimler altında da olsa) Komünizmle Mücadele Dernekleri kuruldu.
Bulundukları ülkelerin öznel koşullarına göre değişse de genelde bu kuruluşlar milliyetçi bir tona sahipti. Türkiye'de kurulan dernekte ise milliyetçiliğe ilaveten bir de pek belli olmasa da İslami bir motif de vardı.
Komünizmle Mücadele Derneği 1950 yılında İstanbul'da kuruldu.
Amacı kısaca şuydu: 'Mill” bünyemizi meydana getiren ve kuvvetlendiren, millet olarak yaşamamızı sağlayan unsurları takviye ederek komünizmle fikir yoluyla mücadele etmek ve bu gayeye ulaşabilmek için tarihe, vatana ve Allah'a bağlılığı kökleştirmekti'

TARKAN'IN DEDESİ DERNEĞİN KURUCUSU
Kızıl tehlikeye karşı milliyetçi gençler hazırlanacaktı.
Derneğin kurucularından olan ve fikri olarak derneğin lideri kabul edilen isim ise Fethi Tevetoğlu'ydu!
'Bütün insanları hak ve hürriyetlerinden mahrum etmek suretiyle birbirlerine eşit 'sürüler ve yığınlar' haline getirmeye çabalayan kızıl tehlike komünizmle mücadele, hür ve müstakil yaşamak isteyen her insanın ve her milletin birinci vazifesidir.'
Fethi Bey'in ifade ettiği bu düşünceler derneğin fikri alt yapısını oluşturuyordu.
Fethi Tevetoğlu, ırkçılık düzeyinde bir milliyetçi ve tuhaf gelecek ama Amerikan hayranıydı. Zaten Dernek üyeleri Amerikan dostu olduklarını ifade etmekten çekinmiyorlardı. Fethi Tevetoğlu bakın neler söyledi:
'Bilhassa Birleşik Amerika'ya olan içten samimi bağlılığımız ve inancımız, bu milletin insan hak ve hürriyetlerinin başarısı için tarihte örneği görülmemiş bir fedakarlık ve mesuliyeti istekle üzerine almasını takdir edişimizdendir.'
Hatta işi, büyükelçi İhsan Sabri Çağlayangil ve Amerikalı yetkililerle beraber Amerikan Bayrağıyla fotoğraf çektirmeye kadar götürüyordu. (Fethi Bey'in kardeşinin torunu ilginç bir isimdir. Şarkıcı Tarkan ! (Ama Tarkan büyük dedesi gibi anti-komünist olmadı. Hatta sol hareketlere sempati bile duydu, dergilerini takip etti.)
Komünizmle Mücadele Derneği'nin kuruluşunda Amerikan etkisi ve desteği o kadar açıktı ki kimi şubelerin açılışında masa sandalye alacak para bulunamayınca Amerikan elçiliğine gidiliyor ve oradan alınan parayla dernek binası döşeniyordu.
Aynı yıl dernekle aynı ismi taşıyan bir de dergi yayın hayatına başladı. Komünizme Karşı Mücadele Dergisi...

DERGİ ŞEKİLLENDİRDİ
Avukat Bekir Berk, Bediüzzaman Said-i Nursi'den el almış bir nur talebesiydi. Komünizmle Mücadele Derneği'nin en aktivist üyesiydi. Avukat Berk, aynı zamanda derginin hem sahibi hem de yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Dergi 1950 ile 1952 yılları arasında haftalık olarak yayınlandı. Derneğin fikri temelini bu dergi şekillendiriyordu. Dergide Fethi Tevetoğlu'ndan İsmail Hakkı Danişmend'e, Ali Fuat Başgil'den hatta sonra İslamcı sosyalist olarak bilinen Nurettin Topçu'ya kadar birçok ünlü isim yazıyordu.
Erzurum'da ise bir başka tanıdık isim kurucular arasındaydı. Fettullah Gülen! Aslında sadece Gülen Hoca değil, birçok Nur talebesi de derneğin kurucuları ve gönüllüleri arasında bulunuyordu. Komünizmle Mücadele Derneği birçok Nur talebesine ev sahipliği yapmıştı.
Derneğin asıl büyük sıçraması bir gazetecinin genel başkanlığa gelmesiyle oldu. İlhan Darendelioğlu...! Asıl adı İlhan Egemen Darendelioğlu'ydu. 1921'de Tarsus'ta doğmuştu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunuydu. 1948'den itibaren Türkçü dergilerde çalıştı, yazılar yazdı. İlk yazısı Yeni Bozkurt dergisinde yayınlandı. Genel Başkanlık koltuğuna oturmasından sonra Komünizmle Mücadele Derneği büyüdü gelişti. 140'ın üzerinde şubesi ve binlerce üyesi olan bir dernek haline geldi.
İlhan Darendelioğlu'nun yanı sıra gazeteci Altan Deliorman ve Avukat Ekrem Marakoğlu gibi isimler de yönetimdeydiler. (Küçük bir hatırlatmada bulunayım. Avukat Ekrem Marakoğlu, Susurluk'un miladı sayılan bir cinayete kurban giden kumarhaneler kralı Ömer Lütfü Topal'ın hem avukatı hem de yakın dostuydu. )

İLK SİNYALLER GELİYOR
Darendelioğlu'nun yönetime gelmesiyle birlikte Komünizmle Mücadele Derneği büyüdü büyümesine ama aynı zamanda anti-komünist bir fikir kuruluşu olmaktan para-militer bir yapıya doğru hızla yol aldı. Bu yapı bir de Amerikan sempatizanlığıyla harman olunca on yıl boyunca sürecek kanlı bir 'banyo'nun ilk sinyalleri de alınmaya başlanmış oldu.
Ardılları olan ülkü ocaklarına 'sert' bir miras bırakmaya çalıştılar.
(Hatta o kadar öyle ki MHP'den önce Bölükbaşı'nın kurduğu Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin 31 Temmuz 1965 kongresinde Alparslan Türkeş'i genel başkanlığa KMD'liler seçtirdiler.)

VE KANLI PAZAR
16 Şubat 1969 Pazar günü İstanbul'da 'Emperyalizme ve Sömürüye Karşı İşçi Yürüyüşü' düzenlenecekti. Ama yürüyüşün hedefinde Dolmabahçe'de demirlemiş bulunan Amerikan 6. filosuna bağlı gemiler de vardı. Solcuların ve anti-emperyalistlerin niyeti onları denize dökmekti. Bu yürüyüşten iki gün önce Komünizmle Mücadele Derneği'nde yürüyüşe karşı protesto hazırlıkları başlamıştı bile. İlhan Darendelioğlu, oldukça sert bir konuşma yaptı. 'Pazar günü komünistler miting yapacak, biz bu mitingde savaşacağız. Silahı olan silahıyla, olmayan baltasıyla gelsin!' Sonuç: 2 ölü onlarca yaralıydı.
Dolmabahçe limanında demirleyen dost ve müttefik Amerikan askerleri korunmuş, kızıl komünistler püskürtülmüştü.
En şöhretli üyeler
Şimdi gelelim Derneğin (bugünün şöhretli) müdavimlerine...
Yukarıda belirtmiştim. Fettullah Gülen Hoca, derneğin Erzurum şubesinin kurucuları arasındaydı. Ama yanılmayın. 1941 doğumlu Hoca kuruluşundan itibaren bu dernekte yer almadı. Yaş olarak alamazdı da zaten. Ama Darendelioğlu'nun yönetimindeki atılım yıllarında 1965 sonrasında Erzurum şubesi kurucuları arasında bulundu. Recai Kutan Diyarbakır şube başkanıydı. Derneğin ziyaretçileri arasındaki bir başka ilginç isim ise Abdullah Öcalan'dı. Uğur Mumcu'nun bulduğu bu bilgiyi gazeteci Avni Özgürel derinleştirdi. Özgürel, 1993'te Bekaa'ya yaptığı ziyarette yaşananları bakın nasıl anlatıyor.
'Basın toplantısından sonra Öcalan'la dergi için özel söyleşi de yaptım. O özel görüşme sırasında kendisine sordum. 'Ankara'da İzmir caddesinde Fikir Ajansı diye bir yer vardı. Yanlış hatırlıyor olabilirim ama birden bir şey çağrıştırdı. Bende 'seni orda gördüm' gibi bir his uyandı, dedim. Bana 'yoo, doğru hatırlıyorsun. Ama ben bunları bir müddet sonra açıklayacağım' dedi.
Öcalan ve Özgürel'in sözünü ettiği Fikir Ajansı KMD'nin kontrolünde bir ajanstı. Sahibi Refik Korkut. Korkut, aynı zamanda Komünizmle Mücadele Derneği üyesiydi ve derneğin yayınlarını basıyordu. Ama bir yandan da MİT'le irtibatlıydı. Öcalan'ın ileride açıklayacağım dediği kendisinin de içinde bulunduğu bu bağlantı olabilir miydi?
***
Milli Türk Talebe Birliği ve İlim Yayma Cemiyeti, Komünizmle Mücadele Derneği'nin türevleri olarak hayat buldular. Oradan yetişen bir kuşak bugün Türk Siyasal yaşamına yön veriyor.
Ama yukarıdan aşağıya anlattıklarımı toplarsak çıkan sonuç da şu oluyor... Türk Milliyetçiliği ülküsüyle kurulan bir dernek zamanla Amerikan çıkarlarına hizmet eden bir kuruluşa dönüştü. Hem MİT hem CIA bu dernekte çok etkin oldu. Yetiştirdiği kadrolar ise devlet idaresine uzun yıllar yön verdiler.

Twitter.com/gurkanhacir

8 Mayıs 2011 Pazar

Dünyanın döndüğünü söylemek suç mu ?

Ne demiş , türkiyede kötü şeyler olacakmış . Ne demeliydi ? türkiyede işi şeyler olacağını mı söylemeliydi ?

Yarım asrı hatırlıyorum , ama ülkede iyi birşey olduğunu hiç görmedim. Hep geçen günü aradık.

İyi şeyler olacağını hep politikacılar söyler, onların da yalancı olduğunu hepimiz biliriz. onlar doğruyu değil , uygun olanı söyler.

Aziz nesin ne demişti ! Türkler aptal demişti de hepimiz kızmıştık . Peki akıllıyız da neden ülkemiz kalkınmıyor ? neden ülkemiz iyi yönetilmiyor ? Neden insanların % 80 'i açlık sınırının altında yaşıyor. Neden insan hakları ihlalleri çokça yaşanıyor ? Neden aktör ülke olamıyoruz ? Neden sorunlarımızı çözemiyoruz ? Neden üç beyinsiz,ülke çıkarları için biraraya gelemiyor ?

Meşhur atasözü bize aittir ; doğru söyleyen dokuz kapıdan kovulur.

Gallile de dünyanın döndüğünü söylemişti ve canından olmuştu . Gallile yalan mı söylemişti ? Gallile doğru söylemişti ama isteneni söylememişti .

Kafamıza neden çuval geçirildiğini anlayamazsak , memurumuza nasıl tokat atıldığını anlayamazsak , yarın daha kötüleri olursa hiç şaşırmayalım . Devletin tavrı olmazsa , otoritesi olmazsa , yarın elbetteki daha kötü şeyler olacaktır.

m.sedat saygılı

4 Mayıs 2011 Çarşamba

yeniden

Çok şükür sayfamız açıldı.
Bu ara çok ihtiyacımız vardı.
Suriye yanarken ,
Seçim yaklaşmışken , kasetler havada uçuşurken,
Usame bin ladin bu dünyadan göçerken...

m. sedat saygılı